28 Eylül 2009 Pazartesi

Taviz açılımı

Bakan haklı, Türkiye dünyanın düzenini tek başına sağlıyor!

Son günlerde arka arkaya gündeme gelen “açılımlar”a uzaktan bakınca acı bir gerçekle karşılaşıyorsunuz:

İsteyenler farklı...

İstekler farklı...

İstenilen ise hep Türk devleti!

***


Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nun tekrar eğitime açılmasını Avrupa Birliği aracılığıyla Yunanistan istiyor!

Limanlarımızın Kıbrıs bandıralı gemilere açılmasını yine Avrupa Birliği aracılığıyla Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan istiyor!

Kıbrıs’taki askerlerimizin çekilmesini, Rum Yönetimi, Yunanistan, Avrupa Birliği ve ABD istiyor!

Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’nin feshedilmesini aynı dörtlü istiyor!

Fener’deki patrikhaneye “ekümenik” unvanının verilmesini Yunanistan, Avrupa Birliği ve ABD istiyor!

Kerkük ve Musul’un yeniden yapılandırılması sürecine karışmamamızı, Kuzey Irak Kürt Yönetimi ve ABD istiyor!

Yıllardır on binlerce cinayet işleyen, ülkemizin güneydoğusunu kan gölüne döndüren terör örgütü üyelerinin affedilmesini Kuzey Irak, Avrupa Birliği ve ABD istiyor!

Kürtçe konuşulan bölgemizde “federasyon” kurulmasını Avrupa Birliği ve ABD istiyor!

Anayasamızın değiştirilemez maddelerinin değiştirilmesini Rumlar, Ermeniler, Avrupa Birliği ve ABD istiyor!

Anayasamızdaki laiklik tanımının değiştirilmesini, şeriatla yönetilen ülkeler ve onların Türkiye’de örgütledikleri tarikatlar istiyor!

“Laik Türkiye” yerine, “Ilımlı İslam’la yönetilen Türkiye” olmamızı, Avrupa Birliği ve ABD istiyor!

Azerbaycan topraklarını işgal ettiği için kapattığımız sınır kapısının açılmasını, Ermenistan istiyor!

Yüz yıl önce bir “soykırım” yaptığımızı kabul etmemizi, Ermeniler, Avrupa Birliği ve ABD istiyor!

Doğu Anadolu Bölgesi’nin önemli bir bölümünün Ermenistan devletine verilmesini, Ermeni Diasporası istiyor!

Ve bunların bir bölümü bugün “açılım” adı altında önümüze konuluyor...

Diğerleri ise “sıranın kendilerine gelmesini” bekliyor!

***


Peki; biz ne istiyoruz?

Sadece ve sadece... Avrupa Birliği üyesi olmayı!

En azından yurt dışına çıkışlarımızda işkence haline getirilen vize uygulamasının kaldırılmasını!

Bunun için tam 48 yıldır bekliyoruz.

Ama bir arpa boyu yol gidemedik!

Kendi mahkemelerinin, Türk vatandaşlarına tanıdıkları vizesiz dolaşım hakkını bile uygulatamadık!

***


“Açılım”larda “veren” taraf hep biziz.

Çünkü dış politikada sadece “savunma” yapıyoruz.

Bir türlü “hücum”a çıkamıyoruz.

Kimsenin önüne bir “istek paketi” de biz koyamıyoruz.

Böyle olunca da gol üstüne gol yiyoruz!

***


Hani; Dışişleri Bakanı, “Türkiye bölgesinde düzen kurma gücüne kavuştu” diyor ya...

Doğru... Düzeni hep biz kuruyoruz...

Çünkü; ne isterlerse veriyoruz...

Biliyoruz ki; vermesek “düzen” bozulacak!

***


GÜNÜN SÖZÜ

Bazı milletvekilleri “namus ve şerefleri” üzerine ettikleri yemine uymamayı alışkanlık haline getirdi. Kimse de hesap sormuyor, soramıyor...

Meclis; yeni yasama döneminde ilk iş olarak “milletvekili yeminini kaldırmayı” düşünür mü?


***



DTP, ‘1 milyon’da neden çuvalladı?

DTP önceki gün Diyarbakır’da düzenlediği mitinge 1 milyon kişiyi toplamayı hedefliyordu...

Bursa’dan, İstanbul’dan, İzmir’den, Ankara’dan, Adana’dan, Mersin’den otobüsler kaldırıldı; ama yine de katılımcı sayısı 80-90 binde kaldı!

Oysa bu parti son seçimlerde 2 milyon 214 bin seçmenden oy almıştı...

Bunun 1.5 milyondan fazlası da Güneydoğu’da ve Doğu Anadolu’da yaşıyordu...

Oy kullanamayan çok sayıda çocuğun da miting alanına geleceği düşünüldüğünde, DTP’nin “1 milyon kişi toplama” hedefi hayal değildi...

Ama olmadı!

Dün bunun nedenini doğma büyüme Diyarbakırlı olan ve halen bu kentimizde yaşayan bir arkadaşıma sordum:

Yanıtı kısa oldu:

“Halk Türkiye Cumhuriyeti’nden ayrılmayı istemiyor. Oysa DTP, seçimlerden bu yana ayrılık siyaseti yapıyor.”

***


Umarım DTP, kendi seçmeninin verdiği mesajı anlar!

Mustafa Mutlu @ Gazete Vatan

Hiç yorum yok: