24 Kasım 2008 Pazartesi

Zaman Gazetesinin Rezaleti


Evet Dostlar.....artık....

Ben hergün vatanımda ihanetlerin yükselişini görmekten,üst düzey insanların göz kırpmadan içine girdiği aymaz utanmaz tavırlarından, yüzümüze baka baka yalanlarından, herkesin enayi yerine konmasından, Ata' mıza bile dil uzatılacak kadar hadsizleşilmesinden, -uzatanlar da adam olsa- yolda belki selam bile vermeyeceğimiz seviyede insanların ülkemizi temsil etmesinden
hicap duyuyorum.

Deniz veya okyanus feneri olsun, hastaneler olsun, adalet sistemimiz olsun, basın olsun, inşaat sektörü olsun, belediyeler olsun,...olsun da hergün bir yenisi olsun ve herşey tek tek bu tarz insanların çıkarına yoldan çıkadursun, sadece hayret ile izliyoruz.

Aşağıdaki gazeteyi sizler gördünüz mü? Ne yapıyoruz biz? Bu ne aymazlıktır, nasıl bir terbiyesizlikltir.? Dur denememesi nasıl izah edilebiliyor? başta Hukuk c.savcıları..., anayasa, siyasi partiler, diğer basın kuruluşları buna nasıl sessiz kalabiliyor? Ülkemde inanabileceğimiz, geleceğimiz çocuklarımıza bırakabileceğimiz, sapasağlam bir değer kalmayacak mı? En sağlam değerimiz, Atamız, şanlı tarihimiz, bayrağımız,Cumhuriyetimiz değil mi? Bizler kimin ardından gideceğiz?

Hani güçlü, güvenilir bir parti yok mu?

Bu ülke bu kadar mı sahipsiz...Bu kadar mı yalnız?
11 kasım 2008 tarihli 124 sayılı Yeni Harman'ın 3. sayfasında "Zaman gazetesi 23.10.2008 Ergenekon davası temsili çizimi" başlığı altında bir test ve çizim var. Zaman gazetesinden alıntı bu haberi hiç bir gazeteci, hukukçu, siyasetçi görmedi mi? sorusunun peşinden gördülerse ne yaptılar? sorusu geliyor,,.Bu iş önce muhalafet diye soyunanların...ve bu günlerde ters çalışan c.savcılarının... galiba...

Bunu aklınıza gelen herkesle paylaşınız.
Bu ülke bu kadar mı sahipsiz...Bu kadar mı yalnız?
Selamlarımla, Yücel KURU

Hüseyin Üzmez'den Teşekkür mektubu

Işık hızıyla tahliyemi sağlayan yargı mensuplarına. ..

Beni 3 avukat savunurken, çocuk için avukat tutmayan SHÇEK yetkililerine. ..

"İntihar etmeyi düşünüyorum" diyen çocuk için "Psikolojisinde bozulma yok" diyen İstanbul Adli Tıp Kurumu'na ve Adalet Bakanı'na...

Çoluk - çocuk sahibi olduğu halde sessiz kalarak benden yana tavır koyan Sağlık Bakanı'na...

Kadının saçının teli görünecek diye ortalığı birbirine katarken benim olayda kıllarını kıpırdatmayan din kardeşlerime. ..

Türban için İnsan Hakları Mahkemesi'ne giderken bu olayı görmezden gelen First Lady'ye...

"Din tüccarı yazar" olduğum için benden desteğini esirgemeyen F - Tipi medya organlarına.. .

Toplumsal sorumluluğu "Ermeni ve Kürt sorunuyla" sınırlı yazar ve aydınlara..

Beni almaya geldiğinde gururlu şekilde sırıtan eşime...

Teşekkürü borç bilirim...

Hüseyin Üzmez

10 Kasım 2008 Pazartesi

T.C. Adalet Bakanligi Duyurusu

T.C. ADALET BAKANLIĞI

BİLGİ İŞLEM DAİRESİ BAŞKANLIĞI
HALKIMIZA UYARI

Son günlerde karşılaşılan, sosyal sağlık tehdidi oluşturan, halka açık yerlerde kötü niyetli şahısların; Hepatit ve türevleri, AIDS; gibi bulaşıcı hastalık dağıtma girişimleri ile ilgili istihbaratlar alınmış ve bunların tüm yazılı, görsel basın ve Internet aracılığıyla en hızlı şekilde halkımıza iletilmesi zorunluluğu doğmuştur.

Bu nedenle;

Enfeksiyonlu iğne uçlarının vücudumuzun herhangi bir yerinde kana karışabilecek enfekte istemine karşı;


- Sinema, tiyatro, konser salonu gibi; kalabalık izleyici kitlesine sahip kapalı alanlarda, bizlere ayrılan koltuklara oturmadan önce, ışıklar henüz yanıyorken, koltuklarımızın üzerini kontrol etmemiz,


- Halka açık Telekom Ankesörlü Telefon'larını kullanırken jetonumuzu geri almamız sırasında jeton iade gözüne elimizi dikkatlice ve kontrol ederek sokmamız,


- Restoran ve benzeri yeme - içme mekânlarında kürdan kullanmamamız, en azından kapalı ambalajda kürdanları tercih etmemiz, önerilmektedir.

Bu uyarı niteliğindeki dosya, tüm İlçe Emniyet Teşkilat'larına ve Internet yoluyla siz ve sizin gibi etkin Internet kullanıcısı halkımıza bir ön bilgi olarak gönderilmiştir.

Bu dosyayı kişisel iletişim dâhilindeki tüm tanıdıklarınıza ve akrabalarınıza iletmenizi, halkımızın sağlığı ve refahı için zorunlu bir durum olarak görmekteyim.

Turan Açıkmeşe
Adalet Bakanlığı Tetkik Hâkimi
T.C. ADALET BAKANLIĞI
06659 KIZILAY / ANKARATEL: 90 (312) 417 77 70

6 Kasım 2008 Perşembe

Mustafa adlı film ile ilgili yorumlar

Sayın Can Dündar,

Ben Bilkent Universitesi Bilgisayar Muhendisliği bölümünde yüksek lisans yapmakta olan bir öğrenciyim.

Atatürk ile ilgili yaptığınız belgeseli üzülerek söylüyorum hiç beğenmedim. Özetle belgeselde rahatsız olduğum konular şunlar:

Öncelikle, Vahdettin'in Atatürk'ü bilinçli olarak vatanı kurtarması için Samsun'a gonderdiği konusundaki iddia halen tartışılan, temelsiz ve açık söyleyeyim Fethullah taraftarları ve Osmanli sevdalılari tarafından sıklıkla dile getirilen bir görüştür. Böyle bir konuya belgeselinizin son derece taraflı yaklaşması kanımca çok üzücüdür. Bilakis Vahdettin, Atatürk için tutuklama ve idam kararı çıkartılmasına ön ayak olmuş biridir.

İkinci olarak, Mustafa Kemal'i Ataturk yapan ve en büyük savaşlardan biri olan Çanakkale savaşına son derece az yer verilirken, Ataturk'un özel hayatına, özellikle Madame Corinne'e yazdığı mektuplara gereksiz derecede fazla yer verilmiştir.

Belgeselinizde Atatürk'ün yüksek idealleri ve amaçları üzerinde yoğunlaşmak yerine, Atatürk'ün aldığı - ve kanımca alınması Cumhuriyetimiz için hayati zorunluluk teşkil eden - kimi kararları Atatürk'ün kişiliğine zarar verecek şekilde kullanmanız kabul edilemez.

Ozellikle Ataturk'un Ankara Meclisinin acılması sırasında takiyye yaptiğini
ima eder şekildeki aciklamalariniz, Ataturk;un Lenin kozunu
oynadiğini dile getirirken ustune vura vura ;musluman ve komunist
yoldaşlarım; şeklindeifadelerin gectiği gazete kupurlerine ozellikle
yer vermeniz, uslup acisindan cok uzucudur ve kullandiginiz ifadeler de
Ataturk'umuzu dinsiz bir komunist gibi gostermektedir. Bu olaylar ile
ilgili gercekler, maksatlar ve yontemler ayirt edilebilir şekilde ve duzgun
bir uslup ile sunulabilirdi ama siz bundan gordugum kadariyla
kacinmissiniz.

Ataturk'un not defterindeki, kendisinin iktidara gelmesi halinde bir
darbe ile ve zorla sistemi baştan aşagıya değiştirecegi konusundaki
ifadelerin pek cok kere vurgulanmiş olmasi, Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkasının liderleri ve silah arkadaslarını idama gondermiş olması ya da
onları bastırmış olması, Mussolini'nin ressamina bir portresini
yaptırmıs olmasına ve ressamin yorumlarina ozellikle yer verilmesi ve
Avrupada kimi gazeteler tarafından bir diktator olarak nitelendirilmesine
ozellikle yer verilmis olması bence Ataturk'un kişiliğine hakarettir. Yine
ayni donemdeki gazeteler Ataturk'un dunya tarihinde bin yilda bir gorulen
birdahi oldugunu beyan etmektedir. Ve sizin calismaniz, Ataturk'un
butun dunyanin kabul ettigi bir dahi ve gercek bir lider oldugunu adeta
saklamak ister bicimde secilmis gazete kupurleriyle doludur. Bunlar
Ataturkumuzu sanki bir diktator gibi gostermektedir! Size soruyorum sayin
Dundar siz Şeriatla ve Faşizmle yonetilen bir ulkede Cumhuriyeti getirmeyi
başaran, kadınları sosyal hayata katan, nerdeyse hic okuma yazma bilmeyen
bir halkı 10 sene gibi kısa bir surede okuma yazma bilir hale getiren kac
tane diktator gordunuz? Medeniyet icin gerekli yol ve yordamları
lutfen diktatorlukle karistirmayiniz. Siz Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkasının irticai faliyetlerinden bahsettiniz mi? Kubilay olayindan ve
Ataturke gonlunu vermis diger kemalistlerden bahsettiniz mi? Gercekten
bir diktatorluk ve faşizm ornegi gormek istiyorsaniz lutfen bir İran'a
bakin, bir Misir'a bakin, Afganistan'a, Pakistan'a bakin. Ve hatta
hatta ozellikle AKP iktidariyla birlikte son donem Turkiye'sine bakin.

Hele hele Turkiyemizde Ergenekon gibi eşi kara carşaflı ve kendisi
imam hatipli olan ve adı yolsuzluklara bulaşmış bir savcının yonettiği bir
dava varken, Ataturkcu dusunce derneginin uyeleri, profesorler,
emekli komutanlar, Cumhuriyet gazetesi yazarlari, Cumhuriyet
mitinglerini organize edenler, Cumhuriyetle yaşit olan insanlar ve
halkin bilinclenmesi ne gercekten yardım eden insanlar haklarindaki suclama
bile netlik kazanmadan ve onlara bildirilmeden tutuklanirken, ceza
evlerinde olume terkedilirken ve DARBECILIKLE suclanirken, sizin cikip da
Ataturk'e DARBECI demeniz igrenc ve acıklı bir benzetme olsa gerek!

Turkiye'nin her gun PKK teroru yuzunden sehit verdigi gunumuzde, ulke
ic savaşın ve bolunmenin eşiğine gelmişken, o kadar sacmalıkla
doldurdugunuz belges elinizin arasında sanki cok gerek varmiş gibi 'Ataturk
de Kurtlere Ozerklik verilmesi ile ilgili konusmustu' gibi ifadeler
kullaniyor olmaniz yangina benzinle gitmek demek degil de nedir sayin
Dundar? Sizin belgeseliniz vizyona girdigi sırada farkındamısınız ki
mecliste DTPliler guzelim ulkemi 25 parcaya bolebilmek icin uğraşmaktaydı?

Ataturk'un gunde bir şişe raki bitiren, sarhoş ve yalniz bir adam
olarak nitelenmiş olması ve devletin onemli meselelerinin tartisildigi
ve Cumhuriyetin coşkusunun yaşandığı Ataturk'un sofrasinin bayagi ve
sıkıcı olarak gosterilmesi de ayrı bir konu...

Sayin Sureyya Ciliv'in ve Turkcell'in sponsorlugunuzu yapmaktan
vazgecmiş olması na şaşmamak gerek. Zaten bu karar bile nasil bir manzara
ile karşilaşacagimizi işin en başindan haber vermişti. Zaten size olsa
olsa 'Bizim Universitemizde Ataturku bile eleştirebilirsiniz' diyen
vakıfuniversiteleri sponsor olabilirdi ve oldu.

Sonuc olarak ben bu belgeseli izledikten sonra sizi gercekten
cok ayipladim. Siz benim eskiden tanidiğim Can Dundar olmaktan cıkmışsınız.
Bu yapim kanimca sadece iki maksatla yapilmiş olabilir diye dusunuyorum.
Ya siz Cumhuriyet'in ve Kemalizm'in ilkelerine ters
dusup fethullahcilar in, yobazların ve boluculerin ekmegine yag surer bir
halegeldiniz ya da entellektuel anlamda Turkiye'de vatan sevdasini,
Ataturk sevdasini yitirmis kimi sanatcilar ve yazarlar gibi doğru bilinen
ve kabul edilen degerlere radikal ve uygunsuz bir şekilde ters duşuyor
olmanin sanat olduğunu dusunmeye başladiniz. Şahsen ben Turkiyenin ikinci
bir Orhan Pamuk'a ihtiyacı olduğunu duşunmuyorum.

Şayet size Ataturk'umuze diktator diyen O Avrupadan ya da O
Amerikadan birkac ay icinde 'Mustafa' dan oturu oduller yağmaya başlarsa
lutfen budediklerimi hatirlayiniz ve ozellikle Şevket Sureyya Aydemir'in
'Tek Adam''ini Ataturk';un 'Nutuk''unu tekrar ve bu sefer
anlayarak okuyunuz ve Mustafa;ya Ataturk demeyi ogreniniz!

Vakit ayirdiginiz icin tesekkur ederim,

Ateş Akaydın