30 Ocak 2009 Cuma

Derin Devlet

Can Ataklı'dan 'Derin Devlet' hakkında bilmeyenler için açıklama:


Yılların gözlemi
Meslek hayatım boyunca pek çok cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, siyasetçi, yüksek bürokrat, silahlı kuvvetler mensubu, iş adamı, aydın, akademisyen ve araştırmacı ile tanıştım, konuştum. Bu kişilerdan kimi yazılmak kimi de yazılmamak kaydıyla pek çok bilgi aldım, birçok konuşmaya tanık oldum.


Gerçek derin devlet
Bütün bu gözlem ve deneyimlerden sonra şunu açıkça söyleyeyim ki, Türkiye'de
derin devlet var. Üstelik çok güçlü. Ama bugünlerde konuşulduğu gibi bunun
kökeni Gladyo veya kontrgerilla olmadığı gibi uzantısı da Ergenekon değil.
Bunlar ancak derin devletin araçları veya taşeronları olabilir. Bu derin devlet
Cumhuriyet kurulduğundan beri yaşıyor. Ve bu büyük gücün tek bir amacı var.



Laik cumhuriyet
Derin devletin tek amacı "Laik cumhuriyeti ne pahasına olursa olsun korumaktır." Bu derin devlet laik cumhuriyet tehlikeye girmedikçe müdahaleci olmaz. İktidara sağ gelmiş sol gelmiş fark etmez. Derin devletin başı, bir numarası yoktur. Çünkü bu organizasyonu olan bir örgüt değil bir "temel felsefedir, düşünce yapısıdır."

Nasıl oluştu
Derin devletin temelleri Cumhuriyet kadrolarının kurulmasıyla atılmıştır. Bu kadrolar, birbirleriyle organik bağ içinde olmasalar bile "temel felsefe" etrafında birleşmişlerdir. Laik cumhuriyet bir tehlikeyle karşılaştığında kendiliğinden devreye girer. Doğal olarak derin devleti oluşturan kadrolar, cumhuriyet ilke ve devrimleri doğrultusunda kurulmuş olan devlet yapısının en önemli makamlarını işgal ederler. Sivil yaşamın önde gelen kurum ve kişileri de bu yapının içindedir.


Kontrgerilla ve Gladyo
Tabii akla hemen "Kontrgerilla neydi, Gladyo nedir, Avrupa'da bitirildi ama bizde hâlâ çözülemedi" türünden sorular geliyor. Bana göre bunların hepsi hayal mahsülü. Gladyo, Türkiye'de çözülememiş değildir. Özellikle örnek gösterilen İtalya Gladyo'yu değil, ardından oluşan aşırı sağcı çeteleri çökertmiştir.


Kontrgerilla askeridir...
NATO'nun Gladyo yapılanması ya da Türkiye'de bilinen adıyla kontrgerilla bir derin devlet değil, askeri bir yapılanmadır. Eylem ve yöntemleri dönemine göre sivil iktidarlarla paylaşılmıştır. Bağlı olduğu merkez NATO'dur. Sovyet tehdidinin sona ermesinden sonra bu yapılanma her ülkenin kendi koşullarına göre devam etmiştir. Terörle mücadele eden Türkiye'deki bu yapılanma Özel Harp Dairesi adı altında hâlen yaşamaktadır.


Derin devlette yer almak
Derin yapının temel amacı laik cumhuriyeti korumak olduğu için gerektiğinde kullanılacak kurum ve kadrolar konusundaki bilgileri hükümetlerle paylaşmak konusunda son derece cimri davranır. Son 50 yıldır derin devletin tüm bilgilerine sahip olan bir siyasi iktidar olduğunu hiç sanmıyorum.


Bazıları çözdü
Siyasi iktidar sahiplerinden bazıları derin devlet yapılanmasını büyük ölçüde çözmeyi başardı. Örneğin, Süleyman Demirel'in bu konudaki en bilgili kişi olduğunu sanıyorum. Ecevit 1973'te beklenmedik bir seçim başarısı kazanınca bazı bilgiler kendisiyle paylaşıldı ve Ecevit sessiz kalmayı tercih etti. Özal, yaşadığı bir suikast girişimi sonucu yapılanmanın yıkılamayacağını anladığı için müthiş bir uyum sağladı ve hiçbir sorun yaşamadı. Erbakan ise boyun eğdi.


AKP başta çok korktu
Erbakan'ın öğrencileri 2002'de seçim zaferi kazandıklarında en büyük korkuları derin devletin altında kalmaktı. Ancak laik cumhuriyeti tehlikeye atmadıkça kendilerine ses edilmeyeceğini biliyorlardı. Bu nedenle AKP işe AB gibi çağdaş bir projeyi esas alarak ve dönemin ekonomik kurallarına pek dokunmadan başladı. Liberal çevrelerin de desteği ile iktidarın keyfini sürmeye başladı.


Yeni derin devlet
Ancak AKP ne kadar rahat olsa da derin devletin ensesinde olduğu korkusunu üzerinden atamadı. Buna karşın rahat geçen süre içinde devletin pek çok kurumuna egemen olmaları da "kendi derin devletini kurma" fikrini ortaya çıkardı. AKP "Yıllardır bana kök söktürdüler, şimdi güç bende, o halde derin devleti de ben yönetirim" düşüncesine kapıldı.


Fethullah Gülen devrede
Derin devleti sadece istihbarat ve gizli operasyonlar olarak algılayan AKP'ye ilk destek Fethullah Gülen cemaatinden geldi. Eğitimde hayli etkili hale gelen bu tarikatın at oynatabildiği polis teşkilatı yeni derin devletin üssü haline getirildi. Cemaatin yetiştirdiği polisler hızla etkili görevlere getirildi, yeni kadroların neredeyse tamamı bu kesimden seçilmeye başlandı.


İstihbarat keyfi
Polis teşkilatındaki bu egemenlik çok hızlı bir istihbarat akışı sağladı. İktidar o güne kadar bilmediği ya da şüphelendiği pek çok konuda bilgi sahibi olmaya başladı. Zaman zaman bu bilgilerin kullanılmasının getirdiği korkuya dayanan güç iktidara ayrı bir keyif verdi. Ardından yargı içindeki operasyon başlatıldı, hâkim ve savcılar arasına yıllar öncesinden sızdırılan cemaat üyeleri aktif görevlere getirildi.


367 şoku
Anladığım kadarıyla iktidarın gerçek derin devletle yüz yüze gelmesi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşandı. İktidar hiç beklemediği bir engelle karşılaştı. 367 şoku yaşanırken, bunun aslında laik cumhuriyetin korunması için atılmış bir adım ve laik cumhuriyetin kendini koruma refleksi olduğu fark edildi. İktidar derin devlete hâkim olduğunu zannederken, aslında yolun başında bile olmadığının ayırdına vardı.


Bilgi talebi
İşte o andan itibaren iktidar gerçek derin devletle baş etmenin güçlüğünü gördü. Oysa idari erk elindeydi ve bununla da pek çok iş yapılabilirdi. İktidar sağladığı büyük istihbarat ve operasyon yapabilme yetisine güvenerek derin devletin önceki iktidarlarla da tamamını paylaşmadığı bilgilere ulaşmayı, sistemi çözmeyi kendine hedef seçti.


İstediğini alamıyor
Derin devletin ölçülerini ve ulaştığı tüm yerleri çözemeyen iktidar, elindeki kendine göre kurduğu derin devlet aracılığı ile bilgi paylaşımı için baskıyı artırdı. Ama bu talep yerine gelmedi. Derin devlet direniyor ve ne yapılanması ne de muhtemel gücü konusunda gerçek bilgiyi aktarmıyordu. İktidar kendi derin devletinin çok güçlü olduğunu hissediyor ama, karşı gücün boyutu bilinmediğinden korku ve kuşkunun bitmesini de sağlayamıyordu.


Bilek güreşi
Yüzde 47 gibi 40 yıldır görülmemiş bir seçmen desteği ile adeta güç zehirlenmesine uğrayan iktidar, bütün çabasına rağmen derin devletin sırlarını çözemeyeceğini anlayınca, potansiyel olarak derin devlet yapılanması içinde olduğunu tahmin ettiği kişilerin üzerine gitmeye başladı. Ergenekon adı verilen ve önce bir çete operasyonu olarak başlatılan dava böyle hayata geçti.

Derin devletin kodlarını ele geçiremeyen iktidar, medya gücünü de kullanarak geçmişte derin devletin araçları ya da taşeronlarının kullanıldığı operasyonlarla, aslında derin devletle hiçbir ilgisi olmayan çetelerin yaptığı tüm eylemleri tek çatı altında toplamaya ve hepsi arasında bir organik bağ kurmaya çalışıyor. Yoğun propaganda baskısı ile pek çok kişinin kuşkuyla baktığı tüm olayları sanki bir örgütlenme şeması varmış gibi sunarak bir psikolojik harp yürütüyor.

Sonuç alınamaz
İktidar tek tek insanların üzerine giderek ve bir korku iklimi yaratarak "devrilme" paranoyasını üzerinden atmak istiyor. Peki bundan bir sonuç alır mı? Alacağını sanmıyorum. Çünkü AKP ve liberal yandaşları istedikleri kadar "demokrasi, hukuk" gibi asla inanmadıkları ama sihirli değnek gibi kullandıkları kavramlarla yaygara koparsınlar, laik cumhuriyeti yıkacak güce erişemeyecekler.


Bundan sonra ne olur?
Başka ayrıntılarını önümüzdeki günlerde de yeri geldikçe sizlerle paylaşırım, ama bundan sonra ne olur sorusuna kendi yorumumu çok kısa aktarayım. Ergenekon olayı bugünkü iktidarın derin devleti çözmek ve tüm bilgilerini ele geçirme savaşıdır. Bunu başarması çok zor. Bu nedenle iktidar kendi yarattığı Ergenekon'un altında kalır.

Can Ataklı - Ocak 2009

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Şimdi bir gazeteden aldığım haberi yansıtıyorum:

ABD'nin önde gelen Newsweek dergisi tarafından yayınlanan makalede, Ergenekon davasına dikkat çekildi .

Prestijli Newsweek dergisinin son sayısında yayınlanan “Türkiye’nin gizli güç tellalları” başlıklı makalede Ergenekon davasına vurgu yapılarak “İslamcılar, Türkiye’nin karanlık Derin Devleti’nden kurtulmuyor ancak yerine kendilerinkini koyuyorlar” savında bulunuldu.

“Herhangi başka bir Batılı toplumda bu tüm tutarsız suçlamalar, fantezi olarak geri çevrilirdi” ifadesi kullanıldı.

"DEĞİŞİM İÇİN RAKİP OLACAK GERÇEK BİR LİBERAL PARTİ GEREKİR"
“İslamcılar, bir cadı avını yürütmek için hala önceki sistemin hayaletini kullanırken şimdi güç manivelalarını çeviriyor. Derin Devlet bir zamanlar, komünistler ve İslamcıları korkutmak amacıyla işlemiş olabilir ancak bugün muhalifleri ezmek için laik, liberal ve milliyetçi Türklere karşı kullanılıyor. Türkiye’nin ilericilerinin kalpleri kırık olmalı. Siyasi modernizasyon ve AKP’nin, devleti komplo teorilerinden ve karanlık güçlerden kurtaracağını ummuşlardı ancak böyle bir değişimin gerçekleşebilmesi için ülkenin dümeninde liberal bir parti olması gerekiyordu.”