17 Ocak 2009 Cumartesi

Savcı Öz'ün Suç Listesi

Ergenekon Savcılarının yasa dışı eylemlerini, aptal destekçileri farkına varmadan açıkladılar...
***
İnsanın aptal dostu olacağına...
***
Varan 1

Tuncay Güney, 2008'de Türkiye'ye geldiğini farkına varmadan itiraf etti.
Uyanık Savcı, kendi suçunu belgeleyen bu itirafı mülakat tutanağına
geçti. O da bu ifadenin kendisini yaktığının farkına varmadı. Uyanık ya...

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Yalan söyleyen kişi öyle akıllı olacak ki, yalanının ortaya çıkmasını engelleyecek.

Mülakat çözüm tutanağının 3. sayfasından:

SORGUCU:
Neydi Zaman gazetesi reklam müdürünün ismi?

TUNCAY GÜNEY:
Süleyman. Çok iyi hatırlamıyorum, genç bir çocuktu.
Benden üç yaş küçük, şimdi 33 yaşındadır.

Demek ki, bu mülakat yapıldığı zaman Tuncay Güney 36 yaşındaydı.
(Süleyman 33 + Tuncay ondan 3 yaş büyük = Tuncay 36)
Tuncay Güney, mahkemeye sunulan kimlik belgesine göre 1972 doğumlu olduğuna göre, 1972 + 36 = 2008
Demek ki mülakat 2008 yılında yapılmış.
Fakat, fakat....
Mülakat 2001 yılında yapılmamış mıydı? Ve o zamandan beri Tuncay Güney Amerika'da, Kanada'da değil miydi?

İşte, "uyanık" (!) Savcı Öz, Tuncay Güney'i 2008 yılında Kanada'dan KANUNSUZ OLARAK SAHTE PASAPORTLA getirerek suç işlediğini belgeleyen bu ifadeyi, farkına varmadan tutanağa geçirdi.

Emniyet tarafından başka bir dava (araba motor numarası sahtekarlığı) için aranan Tuncay Güney'i Türkiye'ye başka bir isimle soktuktan sonra Emniyet'e teslim etmeyen Savcı Öz'ün, SUÇLUYU KANUNDAN KAÇIRMA VE KORUMA suçunu da ayrıca işlediği böylece sabit oldu.

Tuncay Güney hakkında sahtekarlıktan dolayı 2001 yılında çıkarılmış "tutuklama" emri var ve 7 yıldır aranıyor!!!

++++++++++++ +++++++++ +++++++++

Peki, Savcı Öz, Tuncay Güney'i niçin 2008'de Türkiye'ye getirdi?
Nedenini, 22 Aralık günlü duruşmada Kemal Kerinçsiz'in avukatı Tolga Akalın açıkladı:
"2001 yılında Tuncay Güney'le yapılan mülakattan böyle bir örgüt çıkaramadılar. 2001 yılındaki kasetler yok edildi ve "kayıp" dendi. Güney'le 2008 yılında yeni bir mülakat yapıldı. Bu apaçık ortada."

Gerçekten de,
1
Agarta (Ergenekon) Davası 236 sayılı Klasördeki 16 Mart 2001 tarihli resmi belgede şöyle yazıyor:
"Tuncay Güney'in ifade kasetleri ve bant çözümü, DGM Başsavcılığı'nın 1997/894 Hz. sayılı dosyasında bulunmaktadır"
Demek ki neymiş, 2001 yılında ifade kasetleri ve bant çözümleri hazırlık soruşturması dosyasına konmuş!
2
Dakika bir, yalan iki...
Gelgelelim, Emniyet Müdürlüğü 2008 yılında yani Ergenekon tutuklamalarından sonra şu açıklamayı yapıyor:
"Arşiv kayıtlarının tetkikinde, Tuncay GÜNEY'e ait mülakat kaseti bulunamamış, yapılan araştırmalarda söz konusu kasetlerin Fatih C. Başsavcılığı adli emanet memurluğunda olduğunun öğrenilmesi üzerine mülakat kasetleri temin edilmiş ve DVD ortamına aktarılmıştır."

Yani, dava dosyasındaki resmi belgede "hazırlık soruşturma dosyasına konulduğu" söylenen kasetler ve bant çözümü bulunamamış !!!

Aranmış taranmış, Fatih savcılığı'nda bulunmuş!!! (Demek ki bu bulunan (!) bantlar, 2008 yılında kaydedilmiş olan bantlarmış. Şimdi anlaşıldı.) Emniyet Müdürlüğü, video kasetleri DVD'ye aktardıktan sonra bant çözümünü yapmış ve 11 Şubat 2008 günü Savcılığa göndermiş.
"Tuncay Güney'in Mülakat Çözüm tutanağı" adı verilen bu söz konusu ifade 128 sayfa tutuyor.
Yani, 2001 yılında yapılmış olan bant çözümü BUHARLAŞMIŞ !!!
3
Ayrıca:
Bu 2008'de yeni kaydedilen bantın da beğenilmeyen bazı yerleri MAKASLANMIŞ.
11 Şubat 2008'de Emniyet'in Savcılığa gönderdiği yeni bant çözümünde bazı soruların ve bazı cevapların yerinde "boşluk" bırakılmış. Bu bölümler herhalde "sakıncalı" görüldüğü için, yeni yapılan bant çözümünde bu yerler "boş bırakılarak makaslanmış".
Bari boşluk olarak bırakma, tamamen makasla ki, makasladığın anlaşılmasın. Bu kadar beceriksizlik olur mu ?

Demek ki, AYDINLIK'ın haberi doğru idi.

++++++++++++ +++++++++ +++++++++ +++++++++ ++++++

Eski Aydınlık muhabiri ve Tuncay Güney'in eski arkadaşı olan Nevzat Yılmaz, Ergenekon iftiracısı Haham Tuncay Güney'i Aralık 2007 ve Ocak-Şubat 2008'de İstanbul'da gördüğünü söylemişti.
Akşam gazetesi de, Tuncay Güney'in sınırdan Tuncay İpek adıyla geçirildiğini yazmıştı.
Hahamın Türkiye'ye gizlice sahte kimlikle sokulması, Ergenekon Savcısının işlediği bir suçtu.
Haham Türkiye'de otomobil sahtekarlığı suçundan arandığı için, Savcı Öz'ün bu eylemi, suçluyu saklamak ve korumak anlamına geliyordu.
Bu kişinin Kanada'da oturduğunu artık bütün Türkiye biliyor, gazete ve TV muhabirleri Kanada'ya gidip söyleşi yapıyorlar.
Ancak bizim Emniyet Tuncay Güney'i hala yurt içinde aramaktadır. Bütün Türkiye'nin ve dünyanın bildiğini Emniyet bilmiyor.
Çünkü eğer bilirse, Kanada'dan suçluyu istemesi gerekecek ve mahkemeye çıkıp cezalandırılacak.

Tuncay Güney'i Türkiye'de gördüğünü açıklayan Yılmaz'ın uzak yakın tüm akrabalarının evlerine polis baskını yapıldı.
Genç ihtiyar kadın kız demeden gözaltına alındılar, baskı ve eziyet gördüler.
Bu ülkede orman kanunu mu işliyor?
Bayramın ilk günü ağabeyinin evi basıldı, yeğeni gözaltına alındı.
25 yıldır gitmediği köyündeki evi didik didik arandı.
Yılmaz'ın amcası, teyzesi, dayısı, iki ağabeyi, yeğeni ve diğer birçok akrabası gözaltına alındı. Aile boyu gözaltı ve baskı.
Hani Kopenhag Kriterleri, demokrasi, suçun şahsiliği ilkesi, insan hakları nerede?
Ortada suç da yok zaten. "Falanca kişiyi şurada gördüm" demek ne zamandan beri suç oluyor?

Demek ki, Savcı Öz, işlediği suçun farkında ki, bu kadar telaş içinde kanunsuz gözaltılar yapıyor.

++++++++++++ +++++++++ +++++++++ ++
Bu konudaki 10 Ekim 2008 tarihli yazımı okumamış olanlar için aşağıda veriyorum:
++++++++++++ +++++++++ +++++++++ ++

Ergenekon Savcısının son kanunsuz eylemleri

Savcı Öz, Ergenekon iftiracısı Tuncay Güney isimli şahsı sahte bir isimle Aralık 2007 ayı sonunda gizlice ve yasalara aykırı olarak Türkiye'ye soktu.

Gazeteler, Tuncay Güney'in sınırdan Tuncay İpek adıyla geçirildiğini yazdılar. (Akşam, 14 Ağustos 2008)
Tuncay Güney, Şubat 2008 sonuna kadar Türkiye'de kaldı ve soruşturmayı yürüten polis ekibi ile çalıştı.

Savcı Öz, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 169.maddesindeki "soruşturma evresinde yapılan işlemlerin tutanağa bağlanması" hükmünü ihlal etti, bu işlemleri tutanağa geçirmedi.

Peki, Savcı Öz bu şahsı niçin gizli olarak sahte adla Türkiye'ye soktu?

Çünkü MİT ve CIA tarafından korunmaktadır Tuncay Güney. Eğer Türkiye'ye geldiği anlaşılırsa, otomobil sahtekarlığından aleyhine açılmış olan dava dolayısıyla diğer mahkemeye celp edilecek, ceza yiyecektir.
Bu kıymetli elemanın ceza yememesi için, yurt dışında olduğu bilinmemeli, polisimiz onu yurt içinde yıllarca daha aramaya devam etmelidir.
Çünkü MİT ve CIA, Ergenekon iftiracılığı karşısında onu bu otomobil sahtekarlığı davasından kurtarma sözü vermiştir.

Savcı Öz, bu sözü tutmak uğruna Tuncay Güney'i gizli olarak Türkiye'ye soktu ki, yakalanmasın. Böylece Savcı Öz, polis tarafından aranan bir kişiyi gizleyerek koruma suçu da işlemiş oldu.

Tuncay Güney, dolandırdığı iki kişinin şikayeti üzerine 2001 yılında gözaltına alınınca, kendisine Ergenekon itirafçılığı teklif edildi. Bunun üzerine Güney, MİT tarafından önüne koyulan ifadeleri okuyup ezberledi, polis bu ifadeleri videoya kaydetti.
Sonra, MİT tarafından evine yerleştirilen sahte Ergenekon dokümanları arama (!) sonucunda bulundu, Güney de bu belgelerin evinde olduğunu tasdik etti.

Bu üstün hizmetinden dolayı ABD ona 10 yıllık vize verdi (ABD vizesi almak için uğraşmış olanlar, 1 aylık bir vize için bile adama kan kusturulduğunu bilirler)
Şu anda Kanada'da haham (Musevi din adamı) olarak çalışmakta, Siyon Kılıcı kuşanmakta, Siyon Şövalyesi olarak bütçe sahibi olmakta, keyfine keyf katmaktadır.

Ha, unutmadan: Polisimiz yurt sathında Tuncay Güney'i harıl harıl aramaya devam etmektedir. Tüm karakollara eşgali gönderilmiş. :))
++++++++++++ +++++++++ +++++++++ +++++++++ +++++++++ ++++
Savcı Öz'ün son suç listesi:
1- Sahte pasaportla, başka isimle yurda adam sokmak
2- Emniyet tarafından aranan bir kişiyi gizleyerek korumak
3- Dava ile ilgili olarak Tuncay Güney ile 2008 yılında yapılan işlemleri tutanağa geçirmemek

Hiç yorum yok: