22 Mart 2010 Pazartesi

Alınması gereken bir ders

"Haiti, günümüzden sadece yirmi yıl önce, gıda ihtiyacının tamamını kendisi üreten bir ülkeydi. Deprem olduğunda ise gereksindiği temel gıda maddelerini başta pirinç, yüzde 80'ini ABD'den ithal ediyordu. Ektiği mısır, buğday gibi hububatın tamamı da çokuluslu şirketlerin GDO'lu tohumları..."


BİR ÜLKE 20 SENEDE NASIL TAM BAĞIMLI YAPILDI, SEFALETE İTİLDİ VE İŞGAL EDİLDİ, ÖZETİ AŞAĞIDA:

Mine G. Kırıkkanat
Küçük Türkiye, Haiti


Melih Âşık, Haluk Şahin, Yazgülü Aldoğan, HaberTurk Gazetesi'nde Haiti'de olanları, dokuz yıl önce yazdığım "Bir Gün Gece" adlı romanı anımsatarak değerlendirdiler. Kendilerine etik duyarlılıkları kadar, "fikri takip" dikkatleri için teşekkür ederim.

Geleceğe bilim kurgu romanları üreten bir yazarın, dünyanın öbür ucunda doğrulanması, her romancıya nasip olmaz. Bir felaketle haklı çıktığım içinsevinemiyorum. Çünkü hâlâ, bıkmadan, usanmadan, "Bir Gün Gece"yi yazmaktakiamacıma ulaşmaya, UYARMAYA çalışıyorum!

Türkiye'de bırakın önlerini görmeyi, arkalarına bile bakmayan güdük politikacılar için bir fırsattır asıl, Haiti örneklemesi. Ayılsınlar, silkinsinler, artık.



Çünkü...

Pakistan mı olacağız, İran mı derken, asıl büyük tehlike, Marmara bölgesini vuracak büyük bir deprem sonrası Haiti gibi olacağımız kesinlik kazandı.

Gözlerini kendi göbek deliğine dikmiş Türkiye'de o kadar çok cahil var ki, Haiti'yle Türkiye kıyas kabul etmez, Türkiye çok büyük ve zengin bir ülke, aynı felaket aynı sonuçları doğurmaz sanıyorlar. Haiti nerededir, bugün içinde boğulduğu felaket ve ABD'nin askeri anlamda işgalini doğuran yoksulluğa nasıl düşürülmüştür, bilmezler bile.

Oysa, Haiti'nin sonunu hazırlayan özelinde Amerikan, genelinde çokulusluşirketlerin güdümündeki tarım, ithalat ve ihracat politikaları, bugün aynı egemenler tarafından Türkiye'ye uygulanıyor.

***
Tuhaf ama gerçek, Haiti'nin ekonomisini tepetaklak eden tarım ve hayvancılık politikası, Türkiye'de kuş gribi bahane edilerek köy tavukçuluğunun yok edilmesine benzer bir "domuz katliamı" süreciyle başladı. Haiti'de, 1980'li yıllara kadar topraklarının ekonomik ve ekolojik koşullarına uygun yerel bir domuz türü vardı. Siyah, küçük, dayanıklı ve ülkenin üretim fazlası mango meyveleriyle beslenen, serbest gezen, mango olmadığı zaman sahibinin yemek artıklarını yiyen bu masrafsız hayvan, tek başına bir ailenin geçimi, bizim köylünün dağ tepe otlanan "ineği" demekti.

1978 yılında, sanayi çapında ürettiği domuz fazlası elinde patlayan ABD, "domuz vebası" taşıyorlar bahanesiyle Haiti'deki küçük üreticilere itlaf ettikleri yerel domuz başına 2 ila 5 dolar ve yerine, daha verimli, daha ağır birer "beyaz" Amerikan domuzu vaat ettiler. 1978 ile 1982 arası, Haiti'deki tüm yerli domuzlar katledildi. Katil parası, elbette Haitili politikacıları n cebine girdi, köylüye verilmedi. Ama 400 bin beyaz domuz dağıtıldı kırsal alana. Ne var ki çok geçmeden, Amerikan domuzlarını beslemek ve yaşatmanın çok pahalı olduğu anlaşıldı. Mango ve artık yemiyor, mısırla besleniyor, mısırın içine antibiyotik katılması, hastalıklara karşı aşılanmaları gerekiyordu. Haydi, bu kez ABD'den aşı ve antibiyotik ithal etmek, "daha verimli" diye yerel mısırı bırakıp Amerikan mısırına geçmek, ithalatı ucuzlatmak için de "gümrük vergilerini kaldırmak" gerekti. Tabii politikacıları , komisyon zengini edilerek. Haiti'li küçük üreticiler, gümrük vergisiz bile pahalı aşıları beyaz domuzlara yapamadılar, antibiyotikleri yiyeceklerine katamadılar. Bir süre sonra 400 bin Amerikan domuzun tamamı telef oldu, Haitili üreticiler domuzların yemediği mango meyvesi üretim fazlasını ne yapacaklarını bilemediler. Başladılar ülkenin ormanlarını oluşturan mango ağaçlarını kesip odun kömürü yapmaya... Artık bir domuzları bile yoktu. Ayrıca mango ağaçlarının tuttuğu toprak erozyona uğramış, ekilir olmaktan çıkmıştı. Yoksulluk, kırsal alandan kente yoğun bir göç başlattı.İşsiz köylülerin oluşturduğu gecekondu nüfusu, yerleşik nüfusu aştı.

İşsizlik ve yoksulluk talan çetelerini besledi, rüşvetçi hükümetler diktatörlüğe dönüştü, ama yolsuzluk hep sürdü.

Haiti, günümüzden sadece yirmi yıl önce, gıda ihtiyacının tamamını kendisi üreten bir ülkeydi. Deprem olduğunda ise gereksindiği temel gıda maddelerini başta pirinç, yüzde 80'ini ABD'den ithal ediyordu. Ektiği mısır, buğday gibi hububatın tamamı da çokuluslu şirketlerin GDO'lu tohumları...

Haiti, önce tarımı bitirilerek çökertildi. Adayı deprem yardımı bahanesiyle
askeri anlamda işgal eden ABD, aslında başladığını bitiriyor.

Hiç yorum yok: