8 Aralık 2009 Salı

Said-i Kürdi Nurculuk ve Fetullah Gülen


Said-i Kürdi'nin 1876 yılında bir Türk Şehri olan Bitlis ilimizin Hizan kasabasına bağlı Nurs Köyünde dünyaya geldiği söylenir.


Hayatının ilk döneminde,siyasi alanda faaliyet gösteren Said,aşırı “kürt milliyetçisi” olarak devlete karşı bir politika savunmuştur...




Her “ayrılıkçı kürt” ün aklında olan sözde “kürd..tan projesini” hayata geçiremeyen Said-i Kürdi, yönünü islama çevirir….


Hayatının ikinci döneminde islama ağırlık veren Said, ilmi kariyeri ve hatta okuma yazması bile olmadığı halde, Kuran-ı Kerim-i kendi dünya görüşüne göre yorumlamış ve bu yorumlarını ,kendi söylediğine göre “Nur Şakirtleri” denen yardımcılarına yazdırmıştır. Bu yazıların toplandığı kitaplara da “Nur Risalesi” adını vermiştir. Daha sonra kendi adını da Said-i Nursi olarak değiştirir. Artık ortada bir nurculuk akımı vardır…

 
Said-i Kürdi’nin en büyük düşmanı ulu önder ATATÜRK’tür.. Baş Komutan gazi MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün vefatından sonra, Said-i Kürdi, gelen hükümetlerden her zaman destek görmüştür… (Uzantılarının günümüzde gördüğü gibi…Bkz:irtica). Atatürk’e küçük Deccal deme cüretini gösteren Said-i Kürdi’ye göre Nur suresi kendisi için inmiştir. (Kaynak: Asayı Musa ve Zülfikar adlı risaleleri..sf:23/sf:12;İstanbul.1973)


Yaşadığı dönem içinde, Van’da Mısır'da ki El Ezher İslam Fakültesi benzerini kurmak için çalışan, Volkan Gazetesinde sözde “kürd..tanın” bağımsızlığı yolunda kışkırtıcı, tahrik ve teşvik edici yazılar yazan, 31 Mart ayaklanmasına katılan, Milli Mücadelenin zor olduğu günlerde kürt teali cemiyetinin kurucuları arasında olup Milli Birlik ve beraberliği bozmak için elinden geleni yapan Said-i Kürdi bir Türk şehrinde yani Urfa ilimizde 24 Mart 1960 yılında ölmüştür. (Kaynak:Genel Kurmay Arşiv Daire Bşk.:Volkan gazetesinin 15 Aralık 1908 tarihli İstanbul çıkışlı baskısı sütun 4, buna müteakip ocak 3 1909, Şubat 13 1909 baskılı Volkan gazeteleri)

Bizim için şaşılacak nokta, onun şu veya bu davranışı değil, onbinlerce, belki yüzbinlerce gafil Türk gencinin , bu cahil Kürd'ün arkasından gitmesi, onun cahilâne ve hâinâne öğütlerine körü körüne boyun eğmesidir.


Said-i Kürdi’nin en başarılı talebelerinden olan Fetullah Gülen (hakkında daha detaylı bilgi için bakınız: http://www.fethullah.has.it/)günümüzde bu akımı siyasi alana taşımış, rejim karşıtı olarak faaliyet göstermiştir.. ”Örümcek Ağı” şeklinde bir örgütlenmeye giden F.Gülen bunda başarılı olmuş ve günümüzde T.C.Emniyet Genel Müdürlüğü gibi önemli bir devlet kurumunun tamamına yakınını ele geçirmiş, devletin diğer yüksek makamlarında söz sahibi olabilecek konuma gelmek için “kadrolaşma hareketini” başarıyla tamamlamıştır… Türk ordusuna sızma çalışmaları hızla devam etmektedir…


Siyasi alanda ve buna bağlı olarak ekonomik alanda “örgütlenme” faaliyetlerinde başarılı olan cemaat lideri Fethullah Gülen bu gün Türkiye’deki “yeşil sermaye” adı verilen ekonominin önemli bir kısmını kontrol etmektedir… İnsanın bu kadar güce ulaşması için gücün yanında olması gerekir.. F.Gülen, işte bunu yapmıştır.. Devleti yöneten siyasi hükümetlerle çok iyi geçinmiş, devletin en üst kademelerinden davet görmüş ve protokollerde ön sıralarda yerini almıştır.


Fethullah Gülen dönemin Başbakanı Tansu Çiller ile birlikte…


Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile birlikte iken

 

Fethullah Gülen dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile birlikteyken...



 

 
Bugünün Başbakanı Recep Tayip Erdoğan ile birlikte. (Not: Bu resmin çekildiği tarihte R.T.E İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Aynı zamanda İstanbul’daki “yeşil sermayenin” de başındaydı. Bu sermaye gelecek için önemliydi.)

 
 


Gittikçe büyüyen ve büyüdükçe tehdit ve tehlike oluşturan Fethullah Gülen’in iç yüzüne 2000 yılında “birileri” tarafından derin! bir çizik atıldı... Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nuh Mete Yüksel aracılığı ile, “Laik Devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak” suçuyla hakkında dava açıldı. Hakkında açılan davadan sonra Amerika’ya kaçan (ya da gönderilen) Fethullah Gülen halen Amerika’da yaşamaktadır…

(İddianamenin tam metni için bakınız: http://www.belgenet.com/dava/gulendava_01.html )

Belki de bütün bunlar, artık Fethullah Gülen’in Türkiye’ye dar geldiğinin ve rahat çalışması için yurtdışında olması gerektiğinin bir göstergesi ve kaçış planına uygulanan bir kılıftır. Bundan sonra Fetullah Gülen ne bağımsız T.C. Mahkemelerinde yargılanabilecek, ne de ceza alıp hüküm giyecektir. Çünkü Türkiye'de nam-ı diğer Fetullah Hoca Efendiyi yargılayıp hüküm giydirecek hiç bir güç kalmamıştır...

Hiç yorum yok: