30 Temmuz 2008 Çarşamba

Şimdi de: Ortak Akıl Hareketi karşınızda

Kim bunlar ?

ORTAK Akıl Hareketi diye ortaya çıkan bir “platform” var. Bir yandan yeni bir anayasa istiyorlar öte yandan “darbeye hayır” toplantıları düzenliyorlar. İslamcı AKP iktidarı ile akrabalık ve ahbaplık bağı olan medya tarafından da “demokrasi havarisi” olarak niteleniyorlar. Kim bunlar diye baktığınızda dernek, vakıf, birlik adı altından Naşkibendisini, Nurcusunu, Fethullahçısını bilumum tarikatları, cemaatleri ve yeşil sermayeyi bir arada görüyorsunuz. İşte bir kısmı:

Darüsselam Vakfı. Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı. Furkan Eğitim Hizmet Derneği. Memur-Sen. Suffa Vakfı. Hak-İş. Ribat Eğitim Vakfı. Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği. İmam Hatip Eğitimine Destek Derneği. Vatan İçin Can Verenler Federasyonu. İnsani Yardım Vakfı. İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği. Mazlum-Der Genel Merkezi. Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi. Ensar Vakfı. Dünya Ehli Beyt Vakfı. İlim Yayma Cemiyeti. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı. Hekimler Birliği Vakfı. Anadolu Aslanları İşadamları Derneği. Hukukçular Derneği. Sağlık-Sen. Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı. İnsan ve Medeniyet Hareketi. Divan Araştırma ve Eğitim Derneği. Birlik Vakfı. Genç İşadamları Vakfı. Hayat ve Soysal Yardımlaşma Vakfı. Büyük Selçuklu Vakfı. Ecza-Bir Derneği. Demokrat Hanımlar Derneği. İnsan Hakları ve Özgürlükleri Derneği. Demokrat Hukukçular Derneği. Diyanet-Sen. Tüketiciler Birliği. Öğretmen-Sen. İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği. Filistin Dayanışma Derneği. Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı. Sağlık Elemanları Vakfı. Türkiye İmam Hatipliler Vakfı. Tüm İlahiyat Fakülteleri Yüksek İslam Mezunları Derneği. Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği. İlim Yayma Vakfı. Hayrat Vakfı. Hamidiye Vakfı. İsra Uluslararası Dayanışma ve Yardım Derneği. İslami İlimler Araştırma Vakfı. Hayır Kapısı Muhtaçlara Yardım Derneği. Hayra Hizmet Vakfı. Güzide İlim ve Kültür Vakfı. İmam Hatip Liseleri Aile Birlikleri. İnsani Yaşam Derneği. İrşad Dayanışma Vakfı.
Saadet Vakfı. Gülistan Çevre Vakfı. Gaye Vakfı. İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği. Yeşilay Derneği. Şefkat Vakfı. Betül Hanımlar Derneği. Büyük Anadolu Vakfı. Din Görevlileri Vakfı. Ahlak, Kültür ve Çevre Derneği. Seyyid Burhanettin İlim Vakfı.

Kaynak: Cumhuriyet 23.07.2008 / DENIZ SOM

29 Temmuz 2008 Salı

Türkiye Savaşta, evet, sıcak savaşta

Orhan PAK
www.turkhaberler.net/yazar/yazar3.htm

Türkiye savaşta, öyle psikolojik medyalojik filan değil, resmen savaşta... Savaş ABD' nin Irak'ı işgali ile başladı ve halen tüm hızıyla devam ediyor...

Türk - ABD (ve müttefikleri Yahudiler ve Kürtler) savaşı, Irak Kürt devletinin kaderi belli oluncaya kadar devam edecek... Ya ABD, Kürt devletini kurdurup Türkiye' yi mağlup edecek... Ya da konjonktürel gelişmeler sonucunda Kürt devleti devreden çıkacak, ve ABD çekilecek... Ve böylece Türk - ABD savaşı bitecek...

Savaşan taraflar Türkler ve Amerikalılar... Sıcak savaşta tetiği çekenler: Türkler (kendi çıkarlarını korumak için savaşıyorlar)... Karşı tarafta Amerikalılar hesabına tetiği çeken Kürt peşmergeler ve istihbari-medyatik-siyasi savaşı yapan yahudiler var...

Savaşın hedefi, Musul- Kerkük yani kuzey Irak petrolleri veya nam-ı diğer paket ismi, Kürt devleti...

Savaşın nihai amacı, Amerika için, Kürt devleti paketi altında, Ortadoğu' da İsrail' e enerji, petrol ve petro dolarlar eklemi yaparak, İsrail'i güçlendirmek, etkinlik ve toprak alanını genişletmek... Kuzey Irak petrol paralarının İsrail'e yönlendirilmesi sonucu, hem Suudi Arabistan gibi zengin bir ülke yaratmak, hem de her yıl ABD' den İsrail' e yollanan nakit hibe 30-50 milyar dolar paradan kurtulmak... Ayrıca kendi finansmanını kendi sağlayan (Irak petrollerini satarak) zengin bir müttefik, her zaman Amerikanın arayıp da bulamadığı şeydir (genellikle ABD müttefikleri hep ondan para talep ederler)...

Türkiye ise, zaten Kuzey Irak petrollerini Amerika' nın kendisine yedirmeyeceğini bildiği için, kötünün iyisi alternatifi olarak, Irak devletinin bütünlüğü peşinde koşmakta ve savaşın nihai hedefini böyle değerlendirmektedir (hiç olmazsa ileride zengin bir Arap komşuya mal satarım çabasındadır)...

Kürtler ise her zamanki gibi hayal peşinde, Kürt devleti diye birşey kurulup onlara bırakılacağını umut etmektedirler... Ama o kuzey Irak petrollerinin parasını Amerika Kürtlere de katiyen yedirmez... Kürtler yıllar önce İran' la birlik olup Irak devletine karşı çıkmış, sonra Irak ile birlik olup İran' a karşı çıkmış, sonra Rusya ile beraber olup Amerikaya karşı çıkmış ve de en son Amerika ile birlik olup vatanını (Irak' ı ) Amerika' ya satmıştır... Şimdi ise tüm Kürtler yahudi asıllı olduklarını söyleyip İsrail ve Amerikayı kandırma peşindedirler (Kürt devleti kurulup kuzey Irak petrol paraları üstüne oturana kadar !!!)... Ama inanın ne ABD ne İsrail bunu yemez, dün dostunu vatanını satanların, yarın kendilerini satacağını cin gibi bilirler... Zavallı Kürtler ne kadar dansözlük yaparlarsa yapsınlar, kimse o petrolleri onlara yedirmeyecektir... Ama Kürtler yine de, kafada haham takkesi sırtta haham cüppesi, belki bize de birşeyler kalır hevesiyle, Türkiye' ye kurşun sıkıp, Amerikalıların kendilerine helikopterlerle gönderdiği dolarları Ankara' da dağıttırıp Türkiye' yi karıştırma çabasındadırlar ...

Burada ara verip, Türk - ABD savaşına yani kuzey Irak petrol savaşına kafası basmayanlar için hemen bir açıklama yapmak durumundayız... Bu olay, iki eski okul arkadaşının, yağlı bir ihalede birbirlerine rakip olmalarına benzer... Yine birbirleri ile yemeğe giderler, gezmeye giderler, ama ihale çerçevesinde birbirlerinin gözünü oyarlar... Türk ABD ilişkileri görünürde mükemmeldir, dostçadır, halklar karşılıklı ziyaret edip birbirlerini severler... Ama araya petrol ve para girdi mi işin rengi değişir... Bir tarafta yukarıdakiler öpüşüp koklaşırken, alt tarafta görevliler birbirlerine kurşun sıkarlar, çuval geçirirler...

Artık 21. yüzyıl savaşları, sofrada karşılıklı gülerken, arkadan gizlice oturduğun iskemlenin ayağını kesmek şeklinde yapılmaktadır... Mesela Fransa - ABD karşılıklı fransız öpücüğü verecek kadar müttefiktir ama, dünyanın her yerinde birbirlerinin menfaatlerine çomak sokarlar... Mesela Suudi Arabistan koyu bir müslüman olarak şeklen Filistin dostu, İsrail düşmanı gözükür ama en yakın kankaları ABD ve İsrail' dir (aşırı dinci örgüt el -kaide başkanı Bin-ladin Suudi kraliyet ailesine mensuptur ama tüm dünya müslümanlarına savaş açan Amerika, Suudi ismini bir kere bile zikretmez, onları suçlamaz, aşırı müslüman derneklerine pompaladıkları paralar için uyarmaz)...


Neyse biz yine gelelim Türk -ABD sıcak savaşına... Savaşan taraflar ve müttefikleri şöyledir:

Türkiye cephesinde savaşan taraf sadece Türk Silahlı Kuvvetleridir... TSK, hem güneydoğuda sıcak savaş yapmakta, hem de Ankara ' da aktif olarak Türkiye Cumhuriyeti' nin bekaa' sını koruma savaşı yapmaktadır...

Türk Dışişleri, bakanlıkları ve yüksek yöneticilerimiz maalesef bu savaşta yer almamakta, maddi ve manevi ilişkilerine zarar gelmemesi için tarafsız kalma pozisyonuna yatmaktadırlar... Türkiye Cumhuriyeti' nin menfaatlerini korumakla yükümlü en yüksek sorumluların bir kısmı ise, maalesef Kürt akrabalığı ve dostluğu çerçevesinde, olayın klasik bir kuzey Irak kasaba yönetimi çekişmesi gibi algılanmasına özen göstermektedirler... Bazıları ise, şu veya bu nedenden dolayı, Amerika ile ters duruma düşmekten aşırı korkmakta, neredeyse sanki Türkiye Cumhuriyeti' nce seçilmiş değil de, Amerikan başkanı tarafından atanmış gibi acaip bir pozisyon sergilemektedirler...

Türk -ABD kuzey Irak savaşında, maalesef Türk ordusu tamamen yapayalnız, tamamen kendi insiyatifi ile savaşmaktadır....

Türk entel-dantelleri, Türk medyası, Türk işadamları maalesef Amerika' nın ekseninden çıkamamakta, parasal olarak kuyruklarından dünya sermayesine bağlı olduklarından, tatlı kar ve kolay para ile, vatanseverlik arasında gidip gelmektedirler... Özellikle yeni türeyen dinci zenginlerimiz ise, sadece nakit akışı peşinde koşmakta ve bağlılıklarını Türkiye Cumhuriyeti devletine değil, arap tabanlı ümmetçiliğe sunmaktadırlar... (Türk medyasının % 60' ını satın alan bu kesim, maalesef Türkiye Cumhuriyeti' ni korumayı kutsal görevi sayan TSK' ya bir düşman gibi davranmakta, hatta işi daha da ileriye götürerek "Türk" kelimesini ağzına bile almamaya, "ben Türk' üm" lafını yanlışlıkla bile olsa söylememeye özel ihtimam göstermektedirler)...

Savaşan tarafların diğer tarafında ise Amerika, İsrail, dünya yahudi cemiyetleri, kürtler, Amerika hesabına çalışan cemaatler, Amerika için medyacılık yapan patronlar vardır... Yandan destek verenler ise dünya sermayesinin paralarını Türkiye' de işletip tatlı karlar yapan Türk bankacılar ve bankerler vardır (ortalık karıştıkça faizler artar ve tabii karlar artar)... Tabii bir de aksesuar olarak, üç kuruş para için herşeye takla attıran gazeteciler, küçük ihaleciler, küçük görevliler vardır...

Amerika yukarıdan kuklacı gibi çalışmakta, kürtler tetiği çekmekte, yahudiler bizim yüksek yöneticilerin zayif taraflarini kataloglamakta, Amerika için çalışan cemaatçiler ise bizim askerleri ve vatanseverleri kataloglamakta, medyacılarda "çamur atılması vacip görülenleri" medya çamur bombardımanına tutmaktadırlar...

Herkesin ayrı bir nihai hedefi vardır: Amerika, antibiyotiği kendisinde olan, iç hastalıklı bir Türkiye' yi müttefik vurucu vassal gibi kullanmak isterken, İsrail kuzey Irak petrollerini istemekte, kürtler üç beş kuruş paranın yanında Saddam tipi şaşaalı bir devlet protokolü istemekte, cemaatler ise üstüne çöreklenecekleri Humeyni örneği hazır bir ülke peşinde koşmaktadırlar...

İşin en traji-komik yanı ise, Rumlar Ermeniler Yunanlılar gibi ezeli aktif düşmanlarımız ve Türkiye' yi zenginlikleri sömürülecek bir salak olarak algılayan AB (Avrupa Birliği) bile, kenarda sessizce oturup pasif bir şekilde bizi seyreylemekte ve halimize kıs kıs gülmektedirler...

Tabii ortam böyle olunca, Türk Sılahlı Kuvvetlerini yıkmak veya pasifize etmek, kuzey Irak petrol savaşını kazanmanın en kestirme yolu olduğu açıkça gözükmektedir... İşte herkesin anlamakta zorluk çektiği "Türk milletinin evlatları ve yöneticileri niye en değerli kurumları olan TSK' ye acımasızca saldırır" sorusunun cevabı da böylece ortaya çıkmaktadır...

Tabii bu oyun halkımıza, bir türban savaşı, bir fakirlerin zenginlerle savaşı, bir darbe savaşı, bir çete savaşı gibi sunulduğu için, günlük ekmek peşinde koşan iyi niyetli saf halkımız olayların farkında olamamaktadır... Bizim saf Anadolu insanımız hala tüm bu olanların bir dini özgürlük, bir gariban - zengin mücadelesi olduğunu zannetmektedir... Ey halkım size bir haberim var, bu oyunda siz sadece bir bakar anlamazsınız, büyük oyunda sizi oyuna bile almazlar, oyun öncesi ne idi iseniz, oyun sonunda da aynı seviyede kalırsanız şükredin.... (İyi ki bir Türk olarak genlerinizde binlerce yılın devlet tecrübesi var da, bizleri zavallı Irak' lılara yaptıkları gibi "demokrasi getireceğiz, özgürlük getireceğiz" diye kandıramıyorlar)...

Özetle, halen Türk -ABD sıcak savaşı tüm hızıyla devam etmektedir... Bu savaş gittikçe şiddetini arttıracak ve daha pis bir hal alacaktır...Bu savaş bitene kadar her türlü şok ekonomik kriz, sınırlarda yeni sıcak krizler veya burada teleffuz etmek istemediğim onlarca kötü şeyler olacaktır... Ta ki, kuzey Irak petrollerinin kaderi belli oluncaya kadar...

Burada anahtar Kürt devleti, kürtlerin istekleri değildir... Onlar sadece bu işin piyonlarıdır... Anahtar, İsrail' in bir şekilde kuzey Irak petrollerine konma hevesinden vazgeçmesidir... Tabii bu kadar yağlı bir kuyruktan, hiç kimse kendiliğinden vazgeçmek istemez... Sadece belki dünya konjonktüründeki gelişmeler veya Amerikanın bir nedenle değişen tutumu bu olayı buzdolabına kaldırabilir...

O gün gelene kadar, Türkiye ve Amerika sıcak savaş yapmaya devam edecektir... ( O zamana kadar oyuna kimler katılır, İran nerede olur, Suudiler nerede olur, İsrail nerede olur, AB nerede olur, bunların hepsini bekleyip göreceğiz)... Eğer bir dünya savaşı çıkacaksa bu kuzey Irak petrolleri açgözlülüğünden çıkacaktır...

Türkiye' nin geleceği içinde iki laf etmek gerekir: Türkiye' de öyle yeni bir kurtarıcı siyasi parti filan kurulacağı yoktur, kurulsa da oy alamaz... Türkiye Cumhuriyeti menfaatleri karşıtlarının elinde % 80 üstü medya gücü varken, pırlantayı çamurla sıvarlar, halka çakıl taşı diye yuttururlar... (Kendi sevdikleri çakıl taşlarını da, parlatıp pırlanta diye yuttururlar)....

Bir de üstüne üstlük halka birkaç milyar doları, altın lira ve pirinç sepeti şeklinde dağıttın mı, halk başkasını tanımaz gider oyunu pirinç sepetini verene verir... Altında yatan mantık ise şöyledir, "sen güzel şeyler söylüyorsun, ama o ilk ödemeyi yaptı bile !!!" ...

Burada da anahtar, güç ve medya sahiplerinin akıllarını başına alması ve doğruları halka anlatmasıdır... Kendilerini bir Rum, bir AB' li, bir ABD' li, bir Suudi Arap gibi görmeye devam eder ve Türkiye Cumhuriyeti' nde yaşayıp onun nimetlerinden faydalandıklarını unuturlarsa, uzun vadede bindikleri dalı kesmiş olurlar... Ama yakın gelecekte bunların bir "uyanma yapmasını ve vatan sevgisi ile dolu olarak yeniden dünyaya gelmesini" beklemek sadece hayalperestlik olur...

Ufukta, Türkiye Cumhuriyeti' ne inanan ve sevenlerin yapacağı en önemli şey olarak, gözbebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerini koruyup kollamak olacağı gözükmektedir... Şu anda TSK tüm Türkiye Cumhuriyetini tek başına sırtlayıp götürmekte, kendini tüm tehlikelere karşı siper etmektedir...

Dahili ve harici bedhahlar ise toplu halde yurdumuzu kene gibi kemirmeye devam etmektedirler...

Ama Türk' ler için çaresizlik diye birşey yoktur... Zor zamanlar Türk' leri daha keskin, daha cesur, daha sert ve daha olgun yapar...

Birgün bir bakarsın, vatanın üstüne yeniden güneş doğmuş, düşmanlar geri kaçmış, arkalarında bıraktıkları işbirlikçileri ise "gözüm çıksın ki isteyerek yapmadım, beni kandırdılar komutanım" diye sana yağ çekmeye başlamış...

İşte bu kısmı daha gerçekçi görünüyor...

(Önemli not: Bu yazı sonrası kimse Amerika' ya, yahudilere, kürtlere düşman kesilmesin çünkü onlar kendi vatanları için çalışıyorlar... Sen de adam ol, vatanını sev, vatanını koru, vatanını ilerlet ve de fırsat gelince sen de onlardan pay kap )...

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Amerika’nın kirli eli SOROS harekete geçti

Amerika, ‘ortak akıl hareketi’ adlı, şeriatçı ve TESEV gibi örgütleri bir araya getirerek AKP’nin kapatılması davasına karşı mitingler yaptırmaya başlamıştı. Şimdi Soros bütün olanaklarıyla devreye girdi. ÖDP, EMEP ve DTP ile cepheyi genişletmek ve Turuncu darbede başarılı olmak için bir hamle daha yaptı. ‘Irkçılığa ve Milliyetçiliğe dur de’ sloganıyla cepheyi genişleterek, bürün Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarını bir araya getirmeye çalışıyor. ‘www.durde.org’ adlı sitede buluşturduğu bu güruhla ilk eylem olarak, AKP’ye destek ve Ordu ile Kemalistlere saldırı amacıyla 26 Temmuz’daki mitinge çağrı yapıyorlar.

Ergenekon adıyla Amerikanın Atatürkçüleri ve orduyu sindirme operasyonunun savcısına destek çağrıları yapılmaya başlandı. İmza kampanyaları açıldı bunun için.

‘durde.org’ adlı girişimde bir araya getirilenler şunlar;

2. cumhuriyetçileri,

Haçlı irticanın savunucularını,

ÖDP,

EMEP

DTP

SODEV

TESEV

EMEP, ÖDP ve DTP’nin yönetimlerinde olduğu Eğitim-Sen sendikasının kimi şubelerini,

Baskın Oran, Engin Cinmen, Tanıl Bora gibi Atatürk düşmanı tırnak içi solcularını,

Türkiye Sosyal Forumu adlı grubu,

Pembe Hayat Dayanışma Derneği adlı lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transeksüel örgütünü,

Agos Dazetesi,

istanbulazınlıkları.org

Süryaniler.com

Helsinki Yurttaşlar Derneği,

İnsan Hakları Derneği,

İnsan Hakları ve Mazlumlarla Dayanışma Derneği

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi

haberdiyarbakir.com,

Diyarbakır.net

ÖDP’lilerin kontrolündeki Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK)

Küresel Eylem Grubu

Afrikalılar Dayanışma ve Kültür Derneği

BarışaRock,

Bianet adlı AB parasıyla oluşturulan Ertuğrul Kürkçü ve Nadire Mater’in casusluk sitesi.

26 Temmuz 2008 Cumartesi

Ağustos ayında ekonomik kriz

YAZININ KAYNAĞINA ULAŞAMADIM, AMA PEK TE MANTIKSIZ GELMEDİ BANA.
ÇÜNKÜ, UZUN SÜREDİR, AKP'nin KAPATMA DAVASINI HIZLANDIRMA
ÇABALARINA GEREKÇE DÜŞÜNÜYORDUM.

Hazine düzenli olarak tahvil, bono, ihale vb. araçlarla piyasadan para
çeker ve borçlanır.

Bu borçlanmalarda geri ödemeyi de düzenli olarak aylık 5 Milyar YTL ile 9
Milyar YTL arasında yapar.

Yani her ay 5 ile 9 Milyar YTL arası geri ödeme yapar.

2-3 yıldır yapılan borçlanmalarda Temmuz ve Ağustos 2008'e öyle bir
yük oluşturuldu ki.

Cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyüklükte.

Hazine'nin borç ödemelerinin 43 Milyar YTL'si Temmuz 2008 ve
Ağustos 2008'de.

Yani 5 ile 9 Milyar YTL'yi öderken güçlük çeken,

hatta ödeyemeyen, tekrar borçlanan hazine,

Temmuz ve Ağustos'ta 43 Milyar YTL ödeyecek.

Bu rakam (43 Milyar YTL) yaklaşık 6 aylık ödemeye denk geliyor.

Hazine bu parayı bulabilmek için yine borç alma yoluna gidecek ve
bulamayacak.

Nereden bulsun piyasada para yok.

Para bulamayınca ne olacak ekonomik kriz.

YTL olarak para kimde, 2001 krizinden beri bizlere 1.70'lerden $ satan
yabancı fonlarda.

Bu krizin tarihini önceden hazırladılar.

Bilinçli bir şekilde hazırladılar.

Öyle bir tarihe denk getirdiler ki, sorumlusu AKP olmasın istediler.

Yani Temmuz, Ağustos 2008'de kim ne yaparsa yapsın kriz
kaçınılmazdı.

En önemlisi;

Bu krizin sorumlusu kim olacak biliyor musunuz?

AKP'nin kapatılmasını isteyen Yargıtay Başsavcısı, belki de
(kapatılırsa) Cumhuriyetin Anayasa Mahkemesi ve AKP'ye hayır diyen
yurtsever muhalefet.

Kapatma davası, tesadüf bu ya Temmuz, Ağustos aylarında görülecek.
Belki de kapatma kararı çıkacak.

Diyecekler ki, AKP'ye açılan dava siyasi belirsizlik yarattı, piyasa
tedirgin oldu, krizin nedeni budur.

Diyecekler ki, AKP'ye açılan dava nedeniyle siz esnaflar, siz
çiftçiler, siz memurlar, siz işçiler battınız.

Diyecekler ki, AKP'ye açılan dava nedeniyle sizler borçlarınızı
ödeyemediniz, işleriniz durdu, 10 yıllardır çalıştırdığınız
işyerleri kapanmak zorunda kaldı.

Halbuki öyle değil.

Her şey ne kadar güzel olursa olsun, 43 Milyar YTL gibi ödeyemeyeceğiniz
bir borcu 2 aya özellikle toplarsanız kriz gelir.

Temmuz, Ağustos 2008'i hazırlayan AKP'dir.

Kapanma davasını da özellikle hızlandırmak isteyen AKP'dir.

Neden başbakan çırpınıp duruyor bir an önce bitsin şu dava diye.

Çünkü dava olmasa kriz kendi kafalarında patlayacak.

Bu durumda sorumlunun AKP olduğunu dağdaki koyun bile anlayacak.

Bakın bu yazının tarihi 30 Haziran.

Türkiye; Ağustos, Eylül, Ekim.... aylarında ekonomik kriz çıkaran
Cumhuriyet Başsavcısını, krizi büyüten Anayasa Mahkemesini ve AKP'nin
kapatılmasını destekleyen muhalif yurtsever kişi ve kuruluşları
konuşacak.

Yazıyı Temmuz'a 1 kala, önceden gönderiyorum ki belki 3-5 kişinin
uyanmasına neden olur.

Özellikle de AKP destekçilerine, küçük işletme sahibi esnaf, çiftçi,
işçi, memur dostlarımıza gönderelim.


--

Not: Yazı alıntıdır.

1 Temmuz 2008 Salı

AKP'nin göz altına aldırdığı Cumhuriyetçiler

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün gözaltına alındı. Aygün, 'Atatürk'ü ve cumhuriyeti sevmekle suçlanıyorum' dedi.Gözaltındaki Aygün, polis gözetiminde ATO'ya getrildi.

Mustafa Balbay gözaltına alındı

Sabah saatlerinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın talimatıyla gerçekleşen gözaltıların ardından terörle mücadele ekipleri Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilciliği ve Ankara Ticaret Odası'nda arama yaptı.

Mustafa Balbay’ın bilgisayar kasası ile beraber birkaç poşet dosya götürüldü. Polis, gazetenin Ankara Temsilciliği'nde bulunan 2 dizüstü bilgisayar, 1 masaüstü bilgisayar, siyah ajanda, müzik çalar ve çeştili dosyalara el koydu.

Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın evinde de polis tarafından arama yapıldı.

MUSTAFA BALBAY KİMDİR?

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi olan Mustafa Balbay, Burdur'un Yeşilova ilçesinde doğdu. İlkokulu Burdur'da, ortaokul ve liseyi Aydın'ın Nazilli ilçesinde okuyan Balbay, 1981 yılında Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni birincilikle bitirdi.

1981'de Milliyet Gazetesi İzmir Bürosu, 1985'de Cumhuriyet Gazetesi İzmir Bürosu İstihbarat Şefliği, 1989'da Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu Haber Müdürlüğü, 1992'de Cumhuriyet Gazetesi İstanbul Haber Merkezi Müdürlüğü, 1993'de Cumhuriyet Gazetesi'nin Ankara Temsilciliği görevlerinde bulundu. Halen Ankara temsilciliği ve köşe yazarlığı görevini yürütüyor.

Balbay'ın siyaset, güncel konular ve gezi içerikli bir çok kitabı yayımlandı.

Ergenekon nedir?

Geçen sene İstanbul Ümraniye Çakmak Mahallesi'nde bir evde 27 el bombasının ele geçirilmesinin ardından açılan soruşturma gitgide büyüdü.

Kısa sürede "Ergenekon Terör Soruşturması'na" dönüştü. Bugüne kadar aralarında gazeteci, yazar, çete lideri ve siyasilerin de bulunduğu 100'den fazla kişi gözaltına alındı.

Bugüne kadar Emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli astsubay Oktay Yıldırım, emekli astsubay Mahmut Öztürk, Kuvva-i Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk, Fuat Ermiş, İsmail Yıldız, yazar Ergün Poyraz'ın da aralarında bulunduğu 100 kişi gözaltına alınmış ve gözaltına alınan kişilerden 49'u tutuklanmıştı.

Soruşturma kapsamında aralarında İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk da gözaltına alınmıştı.

Şüpheliler, "patlayıcı madde bulundurmak", "devletin gizli belgelerini ellerinde bulundurmak" "milleti hükümete karşı silahlı isyana teşvik etmek" gibi çeşitli suçlardan tutuklanmıştı.

Bu sabah da erken saatlerde Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, ATO Başkanı Sinan Aygün ve gazeteci Mustafa Balbay gözaltına alındı. Henüz kimliği belirsiz 3 kişinin daha gözaltına olduğu açıklandı.

Kaynak: Hürriyet

AKP Kapatılma Davası

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AKP hakkında açtığı kapatma davasına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi heyetine 1.5 saat sözlü açıklama yaptı. Başsavcı AKP'nin kapatılması istemi bir kez daha tekrarladı. Sözlü savunmanın en ilginç noktası ise Dengir Mir Mehmet Fırat'ın iddianameye girmeyen sözlerinin sözlü savunma ile tutanaklara girmesi oldu. Fırat, "Cumhuriyet Devrimleri, Türk halkı üzerinde travma yarattı" demişti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AKP hakkında açtığı kapatma davasına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi heyetine 1.5 saat sözlü açıklama yaptı. Yalçınkaya, saat 10.00'da sözlü açıklamasına başladı. Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi'nden saat 11.30'da ayrıldı. DTP hakkında yaptığı sözlü açıklamalar için Anayasa Mahkemesi'ne arka kapısını kullanan Başsavcı Yalçınkaya, yine arka kapıyı kullanarak mahkeme binasından çıktı.

Başsavcı Yalçınkaya'nın yaptığı sözlü açıklamalarda, açtığı kapatma davası sonrası AKP'lilerin yaptığı açıklama ve beyanatları da mahkeme heyetine sunduğu ve AKP'nin kapatılması yönündeki talebini yinelediği belirtildi.

AÇIK VE YAKIN TEHLİKE

AKP'nin “Şeriat düzeni kurmak istediğini, bu konuda açık ve yakın tehlike bulunduğunu” ileri süren Yalçınkaya, Venedik Kriterleri'nin AKP ile ilgili kapatma davasında uygulanamayacağını iddia etti.

GÜLEN'İN BERAATI GERÇEĞİ DEĞİŞTİRMEZ

Fethullah Gülen'in yargılandığı davada beraat etmesinin sonucu değiştirmeyeceğini ileri süren Yalçınkaya'nın, “Gülen'in beraat etmesi dini bir cemaat lideri olduğu gerçeğini değiştirmez” dediği öğrenildi.

TÜRBANIN İPTALİ İDDİALARI KUVVETLENDİRDİ

Abdurrahman Yalçınkaya, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğinin iptal edilmesinin de iddialarını ortadan kaldırmayacağını, aksine kuvvetlendirdiğini kaydetti.

EL KADI OLAYI DA DELİL

Yalçınkaya, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin “Terör örgütlerine mali destek sağladığından şüphelenilen isimlere yer verdiği” listede yer alan Suudi iş adamı Yasin El Kadı ile ilgili iddialara da değindi.

Kaynak: Anadolu Ajansı

» Haberin Tamamı (Hürriyet.com.tr'deki yazı)