2 Aralık 2008 Salı

Atatürk'ün Gerçek Ölüm Nedeni

Hafta sonu Ceyhan Mumcu'yu dinledim.
Konu AB'nin Kemalizm'e bakışıydı.
Konuşmasına Attila İlhan' i anarak başladı.
Onun aydınlanma etkinliklerine editörlük yaptığından söz etti.
'Parola vatan, işareti namus' sözünü yeniden gündeme getirisini anlattı.
Bu söz İzmir'de şehitlik anıtının ortasında Arapça harflerle yazılmış bir sözdü.
Attila İlhan o yazının tozlarını parmaklarıyla silmiş, yeniden gündeme taşımıştı.
Konuşmasının sonunda sorular - yanıtlar bölümüne geçildi.
Ceyhan Mumcu'ya Attila İlhan'ın bir dergide yayınlanan kendisiyle yapılan röportajda 'Atatürk'ün nasıl öldüğü araştırılmalıdır' dediğini anımsattım.
'Bu sözünü onun vasiyeti kabul etmek gerekir. Sizin bu konuda bir bilginiz var mi?' diye sordum. Aldığım yanıtı okurlarımla paylaşmak istiyorum:
Bir deniz tabip albayın bu konuda
yaptığı doktora tezi vardır.
Orada Atatürk'e yanlış tedavi uygulandığı anlatılmaktadır.

Atatürk sanıldığı gibi siroz hastası değildi. Atatürk'e sıtma tedavisi yapılmış, aşırı 'kinin' yüklenmiş ve karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, siroza dönüşmüştü.
Tedaviyi yapan doktor mason locası üstadı azamlarindan Doktor Mim Kemal'dir.
Durumu iyice fenalaştıktan sonra
Celâl Bayar'ın ısrarı ile dışarıdan bir doktor getirilir. Yanlış tedavi yapıldığını, karaciğerinin bu yüzden iflas ettiğini rapor eden bu yabancı doktordur.
İstirahat için 2 ay kadar kaldığı Savarona' da nemli sıcaktan durumu daha da kötüleşmiş, son günlerinde Dolmabahçe Sarayı'na götürülmüştü.


Peki, nasıl oldu da sirozdan öldüğü açıklandı ve bütün yazılı kaynaklara da böyle girdi?
Büyük Millet Meclisinde ölüm raporu gündeme getirildi.
Mason locaları 1935'de kapatılmasına rağmen Mecliste hala mason milletvekilleri vardı.
Efendim, gençlerimize terbiye o lur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü duyuralım' denir ve kabul edilir.
Arkasından Yeşilay icat edilir, tarih kitaplarına da böyle girer.
Ceyhan Mumcu'dan bunları duyduktan sonra ne yapmam gerekir diye düşündüm.
İlk işim bu bilgiyi okurlarımla paylaşmak.
Şimdi bu bilgiler elimizde ve biz çocuklarımızı terbiye edeceğiz diye, yüce önderimiz hakkındaki bu yalanla O'nu halkımızın gözünde küçültmeye devam edecekmiyiz?
Okul kitaplarından Atatürk'ü çıkartmak için elinden geleni yapan AB, bu düzeltmeyi yapmamıza izin verir mi?
Demek ki kendi kitaplarımızı kendimiz yazmak zorundayız.
En çok satılmakta olan 'Şu Çılgın Türkler' kitabi belli ki bir boşluğu dolduruyor.
Demek ki; halkımız şiddetle kendi tarihiyle ilgili doğru bilgilere ulaşma ihtiyacı duyuyor.
Neyse ki Türk ulusu ATATÜRK' ünü hâlâ çok seviyor, hiçbir yalan O' nu gözden düşüremiyor!
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. [Mevlana]

Hiç yorum yok: