1 Şubat 2010 Pazartesi

Hakiki Gündem

Domuz gribi, paşaların ifadesi, ıslak imza,açılım vb. gibi suni gündemlerin üzerini örttüğü Hakiki gündem...



Gerçi biliyorsunuz da gene de bir hafızaları tazelemekte yarar var..

Sürekli suni gündemler yaratılarak Türk Halkından hayati gerçekler kaçırılıyor. Ergenekon, ıslak imza, kafes, açılım-saçılım saçmalamaları ile asıl kafeslenen Türk Halkıdır.
Halkı gerçek gündemin dışında tutmak için planlandığı anlaşılan bu psikolojik savaş taktikleri olmasaydı, bu gün neleri konuşuyor olurduk?

İlhan Kesici’nin ART’de Ümit Zileli’ye anlattığı ekonomik verilere bir göz atalım:

a) Bütün dünya ortalama olarak %1.1 küçüldü.
b) Krizin anavatanı ABD %2.7 küçüldü.
c) Türkiye hariç gelişmekte olan ülkeler ortalama %1.7 büyüdü.
d) Çin % 9 büyüdü.
e) Hindistan % 5.4 büyüdü.
f) Ve Türkiye % 6.5 küçüldü.

Cumhuriyet’ten bugüne dönemler itibarı ile büyüme oranları:

a) 1923-1929 arası büyüme %10.3 (Savaş sonrası ve Osmanlı’nın borçlarının da ödendiği yıllar. Yanmış, yıkılmış bir ülke. Aydını, doktoru, mühendisi savaş meydanlarında kalmış bir ülke.)
b) 1923-1938 büyüme %7.4 (Ülke sıfırdan imar ediliyor, yokluk içinde bir ülke)
c) 1950-56 büyüme %e 7.2
d) 1966-70 arası büyüme %6.7
e) 1983-89 arası büyüme %5.1
f) 1923-2002 arası yani AKP öncesinin 79 yılın ortalaması büyüme %4.6.
g) 2003-2009 yani AKP hükümetleri ortalaması büyüme %4.0

Türkiye’nin ülke borcu 2003 yılında 214 milyar dolar iken, 2009 yılında 521 milyar dolara çıkmış.
2003-2009 arası 225 milyar dolar faiz ödenmiş. Kesici; 225 milyar dolarla 60 tane Atatürk barajı yapılabileceğini söylüyor.



AKP 30 milyar dolarlık özelleştirme yapmış. Hani o düşman oldukları Cumhuriyet var ya? O Cumhuriyet döneminde; Türk Halkının dişinden, tırnağından artırıp yaptığı ne varsa satmışlar.

AKP döneminde istihdam yaratılmadı, uygulanan politikalar ile yaratılması da engellendi.

Patlatılan sis bombaları olmasaydı, kapanan işyerlerini, işsizliği, açlığı konuşuyor olurduk. Yaşlımıza saygı(!) söyleminde bulunan Başbakan ve partisinin; emekliyi nasıl açlığa mahkum ettiğini konuşuyor olurduk. İşçinin, memurun nasıl yoksullaştırıldığını, tarım ve hayvancılığın hangi politikalar ile yok edildiğini sorguluyor olurduk. Bir telefon faturasına 7 kalem vergi koymanın vergi mi yoksa soygun mu olduğunu tartışıyor olurduk, tartışamıyoruz.

Düşük kur, yüksek faiz politikaları ile Türkiye’nin nasıl soydurulduğunu tartışamıyoruz. Türkiye %6.5 küçülürken, bankaların %10 büyümesini ve bu bankaların da %55’inin üzerinde yabancı banka olduğunu tartışamıyoruz.

Tarım alanı dahil, Türkiye’nin satılan toprak miktarını bilmiyoruz.

Çıkarılan “Bölgesel Kalkınma Ajansları Kanunu” ile amaçlanan nedir? Ülkeye getirisi, götürüsü nedir? Bunları irdeleyemiyoruz.

Ermeni açılımı diye ortaya çıkan AKP’nin, Türk Devleti yerine Ermeni çıkarlarını koruyan bir açılımı neden yapma gereği duyduğunu tartışırdık, tartışamıyoruz.

AKP’nin iktidara geldikten sonra PKK’yı koruyup, kollayan uygulamaları hangi amaçla yaptığını, PKK ile niye mücadele etmediğini ve geldiğimiz noktada PKK’yı hangi amaç için siyasallaştırdığını tartışamıyoruz.

Kıbrıs Türkleri, Türk basınında adeta unutturuldu, Başbakan ağzına almıyor. Suni gündemler yaratılmasaydı, Kıbrıs’ta geldiğimiz noktayı ve oynanan oyunları tartışırdık.

Trabzon’da Rum mu var da Rumca radyo yayını yapılıyor? Rum Pontus hayalinin gerçekleşmesi için atılan bir adım mı?

Bu kepazelikler yaşanırken, Batı Trakya Türkleri’nin kendi müftülerini bile atayamadığını konuşuyor olurduk.

AKP’nin ve Tayyip Efendinin bu kilise açma sevdası nedir, bunu tartışmalıydık. Afyon’un AKP’li Belediye Başkanı Çoban, Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’yu kan gölüne çeviren işgalci Yunan askerlerini şehit ilan ederek onlar için anıt yaptıracağını söyledi. Bu kepazelikleri konuşmak yerine; ıslak imza, kafes konuşularak, aslında Türk Halkı kafesleniyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın garip uygulamaları var. Suni gündemler nedeni ile bu konuları hiç konuşamıyoruz. Okulların adından Türkiye Cumhuriyeti ibaresi çıkarıldı, onuncu yıl marşı kaldırıldı. Özel yurtlar yönetmeliği değiştirilerek dinsel propaganda yapmak serbest bırakıldı(Cemaate yapılan bir kıyak olsa gerek). 700’e yakın imam Milli Eğitime kaydırıldı. Talim Terbiye Kurulunun tüm üyeleri ile beraber 167 uzmanı da görevden alındı.

Üniversite Sınavları okulların nasıl dibe vurduğunu gösterdi. Açılan üniversitelerin çoğu göstermelik, kadrolarını dolduracak öğretim görevlisi bulunamıyor. Üniversiteler cemaat kadrolarının eline geçiyor. Bunları da konuşup tartışamıyoruz.

Eczaneler üzerinde oynanan oyunlar ve eczanelerin hangi amaç için kapanmaya zorlandığını konuşmalıydık, konuşamıyoruz. Getirilen yeni sağlık yasası ve yaratacağı mağduriyetler, doktorun kalitesiz hizmete zorlanması ve sebepleri… Bunları tartışamıyoruz.

Türk Halkının bir kesimi sürekli fakirleşirken AKP yandaşlarının hangi mucizeler ile sürekli zenginleştiğini sorgulayamıyoruz.

Verso Araştırma Şirketi’nin sahibi Erhan Göksel “Dubai borcunu ödeyemediği için el değiştirecek” diyor. Göksel; 59 milyar dolarlık borç ertelemesi isteyen Dubai’ye “Yahudi sermayesi tarafından el konulmak üzere” olduğunu ileri sürüyor. Dubai şokunun Türkiye’yi de etkileyeceğini belirten Göksel, Dubai’de yatırımı bulunan Türk şirketlerinin ağır bir krizin eşiğine geleceği, hatta batacağı uyarısında bulunuyor. Ekim 2008-Temmuz 2009 dönemleri arasında Türkiye’ye giriş yapan 18.7 milyar dolarlık sıcak paranın yüzde 90’ının Körfez sermayesi olduğunu, Merkez Bankası’nın bayram ertesinde faizleri artırmaması halinde, sıcak paranın Körfez’in yangınını söndürmek için çıkışa geçeceğini iddia ediyor.

Bu konuları da tartışamıyoruz.

Yunanistan hızla silahlanıyor. Adalar anlaşmalara aykırı bir şekilde yılardır silahlandırılıyor. Yunanistan kime karşı ve hangi amaçla silahlanıyor, bunları da irdeleyemiyoruz.

Aslan Bulut, “CFR’nin programı AKP’nin parti programı haline getirildi” diye defalarca yazdı. Bunun ne anlama geldiğini de konuşamıyoruz.

AKP’nin azınlıklar yaratma eylemlerinin altında ne yatıyor? Toplumda büyük sosyal patlama ve yıkımlara sebep olabilecek olumsuz enerji birikimlerini de irdeleyemiyoruz.

Türkiye’nin üzerine Ergenekon, ıslak imza, kafes diye adlandırılan “sis bombaları” atılıyor. Bu sis bombaları altında göz gözü görmüyor. Asıl konuşulması gerekenler konuşulamıyor. Sorulması gerekenler sorulamıyor. Besleme basın ve AKP el ele vererek ülkenin uçuruma sürüklenişini sis bombaları patlatarak gözden kaçırıyor.

AKP Türkiye’nin etnik ve inanç farklılıkları bağlamında bölünüp, parçalanma projesinde etkin rol alıyor, oynuyor, yönetilerek yönetiyor. Besleme basının maaşlı ajan kadroları sis bombalarının pimini çekiyor.

Bu maaşlı ajanları MİT’in, Emniyet’in, Askeri İstihbarat’ın bilmemesi mümkün değil. MİT Ve Emniyet’i geçelim ama, her an bir iftira kurşunu yiyen asker bu ilişkiyi halka niye açıklamaz, işte onu anlamıyorum.

Gelen bir ileti: Hitler dönemi

ALMANYA’da, Weimar Cumhuri-yeti’ni kim yıktı? Adolf Hitler.
Hitler’in kurduğu cumhuriyetin adı neydi? Demokratik Cumhuriyet.
Hitler’in parlamento darbesiyle kurduğu bu cumhuriyetin silah gücü neydi? Polisler.
Hitler’in diktatör olmak istediğini anlamayıp, ona ‘yetki kanunu’ veren kimlerdi? Merkez sağ partiler.
Hitler’i diktatör yapacak yasalara ve uygulamalara mecliste karşı çıkan kimdi? 88 sosyal demokrat milletvekili.
Hitler’in arkasındaki meclis gücü neydi? 441 milletvekili.
Hitler’e karşı çıkan basının ve muhalefetin başına ne geldi? Hepsi cezaevine tıkıldı.
Hitler’in Reichstag yangını gibi provokasyonlarla kandırıp ele geçirdiği son kurum hangisiydi? Alman ordusu.
Hitler’in hedefindeki ilk gazete hangisiydi? ‘Freiheit’ (yani Hürriyet!..)
Aklınıza bir benzerlik mi geldi acaba? (Özden ANIL)

“Sis bombaları” patlatılmasaydı Türk Halkı AKP’nin asıl yüzünü ve Türkiye gerçeklerini görecekti.
AKP’yi yöneten güçler ve amaçları da çoktan ortaya çıkmış olacaktı.

Hiç yorum yok: