23 Ekim 2006 Pazartesi

Herkesin Türkiye ile bir hesabı var


Hrant Dinke göre, tarihî anlaşmazlığın çözülmesi için ilk önce Türkiye ve Ermenistan arasında diplomatik ilişki kurulması ve sınırların açılması gerekiyor. Türkiye'deki Ermeniler sözde soykırımı evlerinin içinde bile konuşmuyor.


Aksiyon Dergisi yazarlarından Emin Akdağ & Haşim Söylemez'in Hrant Dink ile Ekim 2006'da yaptığı Röportaj

Hrant Dink
Fransız Meclisinin yoktur diyenlerin hapis ve para cezasına çarptırılmasını öngören kanun teklifini onaylaması ve Batı basınına olay lehinde sözler ifade eden yazar Orhan Pamuk'a aynı gün Nobel Edebiyat Ödülünün verildiğinin açıklanması sebebiyle sözde Ermeni soykırımı yeniden gündeme taşındı. Tartışmanın merkezindeki isimlerden biri de 'soykırım vardır' dediği için TCK 301'den yargılan Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink.

53 yıl önce Malatya'da dünyaya gelen Dink aslında biyoloji ve felsefe üzerine eğitim almış. Ama 10 yıldır, kurduğu haftalık Agos gazetesinde yayın yönetmenliği yapıyor. 3 çocuk ve bir torun sahibi. Tek amacının, Türklerle Ermeniler arasında normalleşme sağlanmasına katkıda bulunmak olduğunu söylüyor. Dinke yönelttiğimiz sorular öğrenmek istediklerimizin hepsini kapsıyordu. Ancak o, en tabii hakkını kullanarak söylemek istediklerini anlattı. "Deklare ettiğiniz gibi Fransa'ya gidip o suçu işleyecek misiniz?" diye sorduğumuzda, teklif bütün onay mekanizmalarından geçerse 'içi yana yana gidip suçu işleyeceğini söyledi.

Tarih Etüdüne İhtiyaç Var

-Abdurrahman Dilipak'ın televizyon programında söylediğiniz bir ifade çok ilginçti: "İnkâr çözüm değil, ikrar da... İdrak diye bir şey var." İdrak ile neyi kastediyorsunuz?
Bugün Türkiye'ye dışardan yapılan ikrar et, kabul et, baskısı var. Türkiye derken Türkiye toplumundan söz ediyorum. Devlete yapılan baskıları kaale almıyor; bu konuları devletin cephesinden hiç konuşmuyorum. Devletin de kendi toplumuna öğrettiği, okullara soktuğu inkâr et baskısı var. Bu sorunun inkâr ya da ikrar dayatmalarıyla çözülebileceğini düşünmüyorum. İdrakle, yani anlamak, algılamak, öğrenmek ve içselleştirmekle çözülebilir. Dışarıdaki Ermeniler ve dünya 'Türkiye gerçeği biliyor da inkâr ediyor' sanıyor. Bana göre Türkiye'deki insanlar ne biliyorlarsa onu savunuyor. Bu toplumda zaten bu konular tabuydu. Konuşulmazdı. Aksi öğretilirdi. 'Ermeniler haindi, ihanet etmiştir savaş sırasında. Türkler de Ermenilere gereken cezayı vermiştir' diye. Ermenilerin anlattığı ise başka bir tarih var. Dolayısıyla her iki toplumda da monolog bir hafıza söz konusu. Oysa bu tür konuların çözümünde diyaloga dayalı ortak hafıza gerekiyor.