Sayın Can Dündar,
Ben Bilkent Universitesi Bilgisayar Muhendisliği bölümünde yüksek lisans yapmakta olan bir öğrenciyim.
Atatürk ile ilgili yaptığınız belgeseli üzülerek söylüyorum hiç beğenmedim. Özetle belgeselde rahatsız olduğum konular şunlar:
Öncelikle, Vahdettin'in Atatürk'ü bilinçli olarak vatanı kurtarması için Samsun'a gonderdiği konusundaki iddia halen tartışılan, temelsiz ve açık söyleyeyim Fethullah taraftarları ve Osmanli sevdalılari tarafından sıklıkla dile getirilen bir görüştür. Böyle bir konuya belgeselinizin son derece taraflı yaklaşması kanımca çok üzücüdür. Bilakis Vahdettin, Atatürk için tutuklama ve idam kararı çıkartılmasına ön ayak olmuş biridir.
İkinci olarak, Mustafa Kemal'i Ataturk yapan ve en büyük savaşlardan biri olan Çanakkale savaşına son derece az yer verilirken, Ataturk'un özel hayatına, özellikle Madame Corinne'e yazdığı mektuplara gereksiz derecede fazla yer verilmiştir.
Belgeselinizde Atatürk'ün yüksek idealleri ve amaçları üzerinde yoğunlaşmak yerine, Atatürk'ün aldığı - ve kanımca alınması Cumhuriyetimiz için hayati zorunluluk teşkil eden - kimi kararları Atatürk'ün kişiliğine zarar verecek şekilde kullanmanız kabul edilemez.
Ozellikle Ataturk'un
Ankara Meclisinin acılması sırasında takiyye yaptiğini
ima eder şekildeki
aciklamalariniz, Ataturk;un Lenin kozunu
oynadiğini dile getirirken
ustune vura vura
;musluman ve komunist
yoldaşlarım; şeklindeifadelerin gectiği gazete kupurlerine ozellikle
yer vermeniz, uslup
acisindan cok uzucudur ve kullandiginiz ifadeler de
Ataturk'umuzu dinsiz
bir komunist gibi gostermektedir. Bu olaylar ile
ilgili gercekler,
maksatlar ve yontemler ayirt edilebilir şekilde ve duzgun
bir uslup ile
sunulabilirdi ama siz bundan gordugum kadariyla
kacinmissiniz.
Ataturk'un not defterindeki, kendisinin iktidara gelmesi halinde bir
darbe
ile ve zorla sistemi baştan aşagıya değiştirecegi konusundaki
ifadelerin
pek cok kere vurgulanmiş olmasi,
Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkasının
liderleri ve silah arkadaslarını idama gondermiş olması ya da
onları
bastırmış olması, Mussolini'nin ressamina bir portresini
yaptırmıs
olmasına ve ressamin yorumlarina ozellikle yer verilmesi ve
Avrupada kimi
gazeteler tarafından bir diktator olarak nitelendirilmesine
ozellikle yer
verilmis olması bence Ataturk'un kişiliğine hakarettir. Yine
ayni
donemdeki gazeteler Ataturk'un dunya tarihinde bin yilda bir gorulen
birdahi oldugunu beyan etmektedir. Ve sizin calismaniz, Ataturk'un
butun
dunyanin kabul ettigi bir dahi ve gercek bir lider oldugunu adeta
saklamak
ister bicimde secilmis gazete kupurleriyle doludur. Bunlar
Ataturkumuzu
sanki bir diktator gibi gostermektedir! Size soruyorum sayin
Dundar siz
Şeriatla ve Faşizmle yonetilen bir ulkede Cumhuriyeti getirmeyi
başaran,
kadınları sosyal hayata katan, nerdeyse hic okuma yazma bilmeyen
bir halkı
10 sene gibi kısa bir surede okuma yazma bilir hale getiren kac
tane
diktator gordunuz? Medeniyet icin gerekli yol ve yordamları
lutfen
diktatorlukle karistirmayiniz. Siz Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkasının
irticai faliyetlerinden bahsettiniz mi? Kubilay olayindan ve
Ataturke
gonlunu vermis diger kemalistlerden bahsettiniz mi? Gercekten
bir
diktatorluk ve faşizm ornegi gormek istiyorsaniz lutfen bir İran'a
bakin
, bir Misir'a bakin, Afganistan'a, Pakistan'a bakin. Ve hatta
hatta
ozellikle AKP iktidariyla birlikte son donem Turkiye'sine bakin.
Hele hele Turkiyemizde Ergenekon gibi eşi kara carşaflı ve kendisi
imam
hatipli olan ve adı yolsuzluklara bulaşmış bir savcının yonettiği bir
dava
varken, Ataturkcu dusunce derneginin uyeleri, profesorler,
emekli
komutanlar, Cumhuriyet gazetesi yazarlari, Cumhuriyet
mitinglerini
organize edenler, Cumhuriyetle yaşit olan insanlar ve
halkin
bilinclenmesi ne gercekten yardım eden insanlar haklarindaki suclama
bile
netlik kazanmadan ve onlara bildirilmeden tutuklanirken, ceza
evlerinde
olume terkedilirken ve DARBECILIKLE suclanirken, sizin cikip da
Ataturk'e
DARBECI demeniz igrenc ve acıklı bir benzetme olsa gerek!
Turkiye'nin her gun PKK teroru yuzunden sehit verdigi gunumuzde, ulke
ic
savaşın ve bolunmenin eşiğine gelmişken, o kadar sacmalıkla
doldurdugunuz
belges elinizin arasında sanki cok gerek varmiş gibi 'Ataturk
de Kurtlere
Ozerklik verilmesi ile ilgili konusmustu' gibi ifadeler
kullaniyor olmaniz
yangina benzinle gitmek demek degil de nedir sayin
Dundar? Sizin
belgeseliniz vizyona girdigi sırada farkındamısınız ki
mecliste DTPliler
guzelim ulkemi 25 parcaya bolebilmek icin uğraşmaktaydı?
Ataturk'un gunde bir şişe raki bitiren, sarhoş ve yalniz bir adam
olarak
nitelenmiş olması ve devletin onemli meselelerinin tartisildigi
ve
Cumhuriyetin coşkusunun yaşandığı Ataturk'un sofrasinin bayagi ve
sıkıcı
olarak gosterilmesi de ayrı bir konu...
Sayin Sureyya Ciliv'in ve Turkcell'in sponsorlugunuzu yapmaktan
vazgecmiş
olması na şaşmamak gerek. Zaten bu karar bile nasil bir manzara
ile
karşilaşacagimizi işin en başindan haber vermişti. Zaten size olsa
olsa
'Bizim Universitemizde Ataturku bile eleştirebilirsiniz' diyen
vakıfuniversiteleri sponsor olabilirdi ve oldu.
Sonuc olarak ben bu belgeseli izledikten sonra sizi gercekten
cok
ayipladim. Siz benim eskiden tanidiğim Can Dundar olmaktan cıkmışsınız.
Bu
yapim kanimca sadece iki maksatla yapilmiş olabilir diye dusunuyorum.
Ya
siz Cumhuriyet'in ve Kemalizm'in ilkelerine ters
dusup
fethullahcilar in,
yobazların ve boluculerin ekmegine yag surer bir
halegeldiniz ya da entellektuel anlamda Turkiye'de vatan sevdasini,
Ataturk
sevdasini yitirmis kimi sanatcilar ve yazarlar gibi doğru bilinen
ve kabul
edilen degerlere radikal ve uygunsuz bir şekilde ters duşuyor
olmanin
sanat olduğunu dusunmeye başladiniz. Şahsen ben Turkiyenin ikinci
bir
Orhan Pamuk'a ihtiyacı olduğunu duşunmuyorum.
Şayet size Ataturk'umuze diktator diyen O Avrupadan ya da O
Amerikadan
birkac ay icinde 'Mustafa' dan oturu oduller yağmaya başlarsa
lutfen budediklerimi hatirlayiniz ve ozellikle Şevket Sureyya Aydemir'in
'Tek
Adam''ini Ataturk';un 'Nutuk''unu tekrar ve bu sefer
anlayarak
okuyunuz ve Mustafa;ya Ataturk demeyi ogreniniz!
Vakit ayirdiginiz icin tesekkur ederim,
Ateş Akaydın