10 Mart 2008 Pazartesi

Dikkat, Sosyal Güven(siz)lik Geliyor!

Türkiye'nin gidişatında bu hafta sosyal güven(siz)lik konusunu gündemde.

Bizi çok yakından ilgilendiren konularda duyarsız kalıyoruz. Şu anda mecliste bekleyen 5510 sayılı (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasa tasarısı eğer yasalışırsa pek çok hakkımızı kaybedeceğiz.

Sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızda oluşacak kayıplardan bazıları şöyle:
  • Zaten kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı hem kadınlar, hem de erkekler için 65'e çıkarılacak . (Madde 28)

  • Emekliliğe hak kazanabilmek için yakın zamanda 5.000'den 7.000 güne çıkarılan prim ödeme zorunluluğu 9.000 gün prime çıkacak . (Madde 27)

  • Emekli maaşları % 23 ila % 33 arasında düşürülecek . (Madde 29)

  • Yıpranma hakkı gasp edilecek

  • Aylık geliri 139,6 YTL'den fazla olan bütün vatandaşlar her ay 73 ila 475 YTL Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalacak. (Madde 88)

  • Sadece ayakta tedavi olununca değil; hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de 'katılım payı' adı altında para ödenecek. (Madde 68)

  • 'Katılım payı' gerektiğinde beş katına kadar arttırılacak. (Madde 68)

  • Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak.

  • Sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel Sağlık Sigortası primi yatırmak, hatta bir de 'katılım payı' ödemek yetmeyecek. Şimdi bir de 'ilâve ücret' adı altında para ödemek gerekecek. (Geçici Madde 5)

  • Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anlaşılır ve emzirme teşvik edilirken Türkiye'de 'sigortalının çocuğuna bir ay anne sütü yeter' mantığı geçerli olacak. Daha önce doğum yapan sigortalılara altı ay süreyle verilmesi öngörülen emzirme yardımı bir aya düşürülecek.

  • Hastalanan sigortalılara verilen iş görememezlik ödeneği % 16 azalacak. (Madde 18, 19, 80)

  • Emekli Bağ-Kur'lularının maaşından 10 yıl süreyle % 10 oranında Genel Sağlık Sigortası primi kesilecek. (Madde 88)

  • Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak, hastane kapılarından geri dönecek. (Madde 88, 89 ,90)

  • Primini ödeyemeyen çiftçilerin pamuğuna buğdayına, üzümüne tütününe el konulacak. (Madde 87)
Şu anda sadece Türkiye'de değil dünyanın pek çok ülkesinde benzer politikalar uygulanmaya çalışılıyor. Devletler sosyal güvenlik ve sağlık harcamalarını azaltma çabasındalar. Fransa ve Yunanistan'da büyük grevler ve yürüyüşlerle bu yasalar engellenmeye çalışılıyor. Şu an yasanın getirecekleri ile ilgili yeterli farkındalık yok. Biz de bu yasayı engelleyebiliriz. Susmazsak...

6 Mart 2008 Perşembe

Sucuk Ekmek

Yıl 1984. Özal`ın ANAP Hükümeti ekonomiyi libere ederken et ithalâtına da izin çıkarıyor.. Bazıları ayağa kalkıyor ve 'bu ithalât serbestisi hayvancılığımızı öldürür' diye haykırıyor ama bu haykırışlara rağmen ithalât başlıyor...

Kopuzlar Gıda`ya (Mustafa Kopuz merhum) ait Elif Sucukları`nın muhasebe ve fabrika müdürü, (Fabrika Kağıthane`de) futbolculuktan gelme ve aynı zamanda Erbakan`ın genç bir müridi.. Çevresinde 'Lâik Devlete düşmanlığı' ile tanınıp biliniyor.. Bu genç İslâmcı aynı zamanda Elif sucuklarının küçük bir hissedarı da. Zat-ı muhteremin adı: Recep Tayip Erdoğan...

İşte bu genç adam bir gün, yanında patronu Mustafa Kopuz da olduğu halde, ülkenin en büyük et ithalâtçısına gidiyor.

Vadeli çek verecekler ve ithâl et satın alıp, sucuk üretecekler. Ancak ithalâtçı firma, ilkeleri gereği bu genç adamın ve patronunun taleplerini geri çeviriyor. Vadeli çekle mal verseler bile mutlaka bir banka teminat mektubu istediklerini söylüyorlar...

Aradan birkaç gün geçtikten sonra Mustafa Kopuz, yanında Ankaralı ünlü bir müteahhit (aslen Rizeli) de olduğu halde et ithalâtı yapan firmanın yetkililerini ziyarete geliyor. Ankara`dan gelen bu müteahhit konuk, et ithalâtı yapan firmanın bağlı olduğu holdingin bir başka inşaat malzemesi şirketinin iyi bir müşterisi. Kendi çalıştığı bankalardan birinden teminat mektubu vermeyi öneriyor.

Et ihtilâtçısı firma yetkilileri de Elif Gıda lehine olmak şartıyla bu teklifi kabul ediyorlar.

Teminat mektubu ile birlikte çekler tanzim edilip ithalâtçı firmaya teslim ediliyor ve Danimarka`dan gelen (İslâmi Kurallara uygun kesilmiş olması mümkün değil) ithal etlerin sevkıyatı da başlıyor.

Çekleri, genç muhasebeci Recep Tayip imzalıyor.

Ve..

Günü geldiğinde çekler bir türlü ödenmiyor.

Recep Tayip alacaklı firmaya gidip karşılıksız çıkan çekleri yeni çeklerle değiştirmeyi, nasıl olsa banka teminat mektuplarının olduğunu söylüyor.

Talebi bir sefere mahsus olmak üzere kabul ediliyor. Ancak zamanı gelince O yeni çekler de ödenmiyor. Teminat mektubu nakde çevriliyor. Ankara`da iş yapan Rizeli müteahhit ile Elif Gıda`nın arasına kara kedi giriyor.

Buraya kadar her şey normal çünkü çekler karşılıksız çıksa da teminat mektubunun paraya çevrilmesi sonucu tahsil edilmiş oluyor. Fakat asıl olaylar ondan sonra gelişiyor..

Aynı firma, o büyük et ithalâtçısından mal alamayınca bu kez piyasadaki başka küçük firmalara yöneliyor.

Ve bir sabah, Tercüman Gazetesi şu başlıkla çıkıyor:

'Skandal.. Vicdansızlar!.. Eşek etinden sucuk üretip halka satıyorlar'..

Gazetede, Recep Tayip beyin bir fotoğrafı yer alıyor... Tutuklanıp götürülmüş. Birkaç geceyi nezarethanede geçiriyor. Dava açılıyor.

Sonuç: Yanlışlıkla karışmış birkaç parça eşek eti...

İlerleyen günlerde Mustafa Kopuz ölünce Elif Sucukları (gizli olarak) Tayip beyin oluyor..
Ve Allah`ın; 'Yürü ya Tayip' emrini bu genç adam nasıl algılıyor bilinmez çünkü yürümektense, yürütmeye başlıyor..

İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı oluyor. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi çalışanlarına satılan bütün sucukları Elif Sucuklarından almaya başlıyor ve o satın alma halen devam ediyor.

Elif Sucukları günümüzde kapalı devre çalışıyor. Yani sadece İstanbul Belediyesi Büyük şehrin ihtiyaçlarını karşılıyor.

Ve elbette firma, Recep beyin üstüne kayıtlı değil..

Gazetelerin birinde Tayip Bey`in Kısıklı`da toplam 6 milyon YTL değerinde 3 adet villâsı olduğunu ve ilk villâya büyük oğlu Burak`ın taşınmak üzere olduğunu okuyunca bunlar hatırladım..

Nazlı Hanım (Ilıcak) şu haberin yer aldığı Tercüman Gazetesi`nin (eğer o günkü nüsha kaybolmadıysa) arşivden çıkarıp medyaya verse de biraz eğlensek...

1 Mart 2008 Cumartesi

Borsa nasıl çalışıyor

Bir zamanlar köyün birine bir adam gelmiş ve tanesi 10$'dan maymun alacağını söylemiş.
Köyde çok maymun olduğu için köylüler sevinçle ormana koşup maymunları yakalamaya başlamışlar.

Adam,binlerce maymunu 10$ dan satın alınca ortalıkta maymunlar azalmış,yakalaması zorlaşmış.
Köylüler tam maymun yakalamak tan vazgeçecekken adam tanesine 20$ vereceğini söylemiş.

Tekrar heveslenen köylüler tekrar maymunları yakalamaya başlamışlar.
Bir süre sonra da fiyatı 25$a çıkarmış.Ancak bırak yakalamayı ,maymuna rastlamak bile çok zorlaşmış.

Bunun üzerine adam fiyatı 50$ a çıkardığını,ancak kendisinin işi olduğu için şehre gitmesi gerektiğini,yardımcısının onun yerine alım yapacağını söylemiş.

O yokken yardımcısı köylülere demiş ki; Şu büyük kafesteki maymunlar var ya ben onların tamamını size tanesi 35$ dan satayım,siz de adam gelince ona 50$ dan satarsınız.

Köylüler bütün birikimlerini bir araya toplayarak bütün maymunları satın almışlar.

Sonra ne adamı ne de yardımcısını bir daha gören olmamış.

İşte borsa da biraz buna benziyor...